Aldatma – Alıntı

      Aldatma – Alıntı için yorumlar kapalı

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Bdsm

Aldatma – Alıntı
İşyerinden bir eğitim semineri için üç kişi İstanbul’a gideceğimiz bildirildi. Çarşamba akşamı hareket edecek, dört günlük eğitimden sonra pazar gecesi tekrar dönecektik.

Akşam durumu eşime bildirdiğimde sertçe “gidemezsin” dedi. Aslında ben de gitmek istemiyordum. Buna rağmen kocamın bu erkek egemen tavrına sinirlendim ve tartışmaya başladık. Bunun bir iş gezisi yanı sıra eğitim olduğunu ve kariyerim için mecbur olduğumu belirterek kesinlikle gideceğimi söyledim. Sonraki iki gün boyunca düşman gibiydik. Çarşamba akşamı eve gelip hızla hazırlandım.

Tam çıkmak üzereyken eşim eve geldi. Soğukça selamlayıp:

“Yorgunum, seni götüremem. Taksiyle gidersin. İnince beni aramayı unutma, hayırlı yolculuklar…” dedi.

“Teşekkür ederim. Otelin numarasını oraya yazdım. Kafamı dinleyeceğim hazır sen yanımda değilken.. Çok merak edersen ararsın.” diye sertçe cevapladım ve öpüşmeden ayrıldık.

Bu arada 32 yaşında, her yerde erkeklerin ilgisini çekmeyi başaran bir fiziğe sahip, hafif balıketi bir kadınım. Bir yerde kocamın bu kıskançlık gösterisine hak vermiyor değildim. Yine de ona bu hareketinin hesabını sorma duygusu ağır basıyordu. Uçaktan indiğimizde görevli personelce karşılanıp otele bırakıldık.

Otel güzel ve merkezi bir yerdeydi. Diğer arkadaşlar erkek olduğu için onlar aynı odayı aldılar ve bana ayrı bir oda tahsis edildi. Ertesi gün yoğun bir programdan sonra otelimize döndük. Iş arkadaşlarım dolaşmaya çıkacaklardı. Ben otelde kalacağımı söyleyince ayrıldılar. Akşam yemekten odama çıkınca resepsiyon eşimin aradığını bildirdi.

“Hayırdır, cebimi aramadın?”
“Sen de inince dün beni aramadın.

”Eğleniyor musun bari?”

”Hala orda mıyız? Buraya iş için geldim ve şu anda da dinlenmek için odamdayım. Yoğun olduğumu bildiğin halde bana destek olacağına, moral vereceğine, evde olduğu gibi burada da beni daha çok yoruyorsun. Böyle tavır yapacaksan ben dönene kadar arama beni… Ikimiz de sakinleşiriz bu arada”

“Ben arkadaşlarla yemeğe gidiyorum. Evde uğraşamayacağım. Akşamları dışarıda olacağım ben de sen dönene dek, bir daha rahatsız da etmem. İyi eğlenceler…” dedi ve cevap vermemi bile beklemeden kapattı.

Bu kıskançlık damarı o kadar kızdırmıştı ki beni… Kendisi seyahatteyken benim tutumumla eşiminki tamamen zıttı. Sakinleşmek için duşa girdim. Kesmeyince giyinip lobiye indim. Otel bile boğucu gelmeye başlamıştı. Çıkıp yürürken yakınlarda hoş bir bar gördüm. Biraz kalabalıktı ama barda manzaralı bir köşe bulup tabureye yerleştim.
Yalnız başıma hiç böyle yerlere gelmediğim için ya dışarıya, ya da önüme bakıyordum. Barmenden bir votka-portakal istedim. Soğukluğu ve sertliği hoşuma gitmişti. Hiç adetim olmadığı halde ikincisini söyledim. O sırada birinin beni izlediğini hissedip döndüm. Dört beş tabure ilerideki adam benim ona baktığımı fark edince çekinerek hemen gözlerini kaçırdı. Ben içkimle oynarken o çaktırmadan beni izliyordu.
Ben de o fark etmeden barın ardındaki aynadan onu incelemeye başladım. Hoş, 30-35 yaşlarında temiz yüzlü yakışıklı denmese de çekici bir adamdı. Hafif toplu bir yüzü gömleğinin altından anlaşıldığı kadarıyla atletik değilse de formda bir vücudu vardı. Bulunduğum yerden kalçalarını göremiyordum.
Birden bu yabancıyı alıcı gözle süzdüğümü fark edip hem utandım hem şaşırdım. O sırada buna kocamın yaptıklarının sebep olduğunu düşündüm ve her yerimi bir öfke sardı tekrar…
Madem o kadar güvenmiyordu bana görürdü gününü. Kocamı hiç aldatmamıştım ve aldatmayacaktım ama bir yabancıyla flörtleşmenin bana iyi geleceğini düşündüm. Ayrıca kocam bilmese de bu onun için iyi bir intikam olacaktı.
Kesin kararımı vermiştim. Sıra bu yabancıyla tanışmaya gelmişti. Muhtemelen nezaketinden kaynaklanan çekingenlikle ilk hareket ondan gelmeyecekti. İçkimi bitirip çantamı aldım ve kalktım. Sanırım gittiğimi düşündüğü için yüzünden hafif bir sıkıntı ifadesi geçer gibi oldu. Bu hoşuma gitmişti benimle ilgileniyordu demek. Lavaboya doğru giderken kalçalarımı hafif hafif kırıtarak yürüdüm.
Boy aynasında şöyle bir kendimi süzdüğümde aceleyle hafif dağınık topladığım topuzumdan alnıma ve enseme dökülen dalgalı kestane saçlarım, beyaz plili gömleğim, saçıma uyan kahve tonlardaki eteğim ve yüksek topuklu ayakkabılarımla orta yaşlı evli bir kadından çok işten sonra eğlenmeye çıkmış özgür bir kadın havası taşıdığıma kanaat getirdim.
Tekrar bara döndüğümde eski yerim dolmuştu. Yabancının yanı ise hala boştu. Arkası dönük olduğu için geldiğimi fark etmemişti. Ve laf aramızda az önce göremediğim kalçaları da gergin, kaslı haliyle dikkatimi çekti nedense, çok iyi duruyordu. Tabureye uzanarak:

“Affedersiniz, burası müsaitse oturmamın sakıncası var mı?” dedim. Şaşkınlıkla döndü ve beni görünce:

“Elbette buyurun” diyerek yine şaşkın bir tavırla yerinde kıpırdandı ve tabureyi benim için düzeltti. Sesi de kendisi gibi hoştu. Oturup gülümsedim.

O da karşılık verip bardağını izlemeye başladı. Özellikle barmenin duyamayacağı ve göremeyeceği bir anda içki istemek için seslendim. İkinci kez seslendiğimde

“Ben yardımcı olayım sakıncası yoksa…” dedi ve barmene seslendi. Ne içeceğimi sorarak benim için votka-portakal istedi. İçkim geldiğinde

“Sert içki seviyorsunuz sanırım” dedi ve sustu. Yine bardağına bakıyordu.

“Normalde pek bara gelmem ve bu tür içkiler içmem. İş için İstanbul’dayım. Biraz sıkılınca otelden çıktım ve işte!” dedim. “Az önce lavabodayken yerime başkası geçmiş ben de güven verici ve dürüst duruşunuzdan etkilenerek sizi rahatsız ettim kusura bakmayın. İnsan tanımadığı bir şehirde hele yalnız bir kadınsa ister istemez ürkek oluyor.”

“Teşekkür ederim. İltifat addediyorum bu sözlerinizi ve siz güvenle otelinize ulaşana kadar kavalyeniz olmama izin verirseniz sevinirim. Adım Barış leydim…” dedi gülümseyerek centilmence bir reverans yaptı eli ve başı ile… Bir kahkaha atıp:

“Ah yanılmamışım gerçek bir şövalyesiniz siz! Adım Buse…” dedim.

Uzattığım elimi nezaketle öptü. Espri ve neşe dolu bir sohbete daldık. Bu arada ben üçüncü votkamı içiyordum ve çakırkeyif olmuştum. Konuşurken birbirimizin gözlerine bakıyor, güldüğümde farkında olmadan dizlerine vuruyor veya kolundan tutarak dengemi koruyordum. Üst üste attığım bacağımı sallarken sürekli Barış’ın ayağına çarptığımı fark ettim ve diğer bacaklarımız birbirine bitişik duruyordu.
Bakışlarım pantolonunun önüne kaydığında içim yanmaya başladı. Barış baktığımı fark etmemişti, kızardığımı görünce:

“İyi misin?”

“Evet” gülümsedim “Alkolden ve gülmekten sıcak bastı galiba. Sanırım şuradaki masaya geçsek iyi olacak…”

Birlikte ayağa kalktık. Ben gömleğimi ve eteğimi düzeltirken arzulu bir şekilde beni izlediğini fark edebiliyordum. Birkaç adım sonra hafif hafif başım dönünce teklifsizce koluna girdim. Hem şaşırmış hem mutlu olmuştu. Biraz sonra slow müzikler başlamıştı ve pistte çiftler geziniyordu. Barış içkisini yudumlayıp

“Dans sever misin?” diye sordu. Biraz kendime gelmiştim.

“En azından bunu size borçluyum sevgili koruyucum…” diyerek gülümsedim.

Elimden tutup beni kaldırdı ve mesafeli bir şekilde dansa başladık. Eşimle dans etmeyeli çok olmuştu ve özlediğimi fark ettim bu duyguyu… Bunları düşünürken yaklaşıp başımı Barış’ın göğsüne koymuştum. O da bir elini belime diğerini omzuma alıp samimi bir şekilde sarmıştı beni…
Kabaran erkekliğini hissedince şu anda eşimle dans etmediğimi hatırladım aniden. Ama içim ısınmaya başlamıştı. Çok güzel vakit geçiriyordum uzun süredir. Hem flört etmeye karar vermemiş miydim bu gece?
Kendi kendime gülümseyip biraz daha sokuldum Barış’a. Vücudunun ve parfümünün kokusu erkeksi ve tahrik edici geliyordu. Saçlarıma dokunup çok güzel olduğunu fısıldadı. Kollarımı boynuna dolayıp gözlerine bakarak teşekkür ettim. Bakışları tutkuluydu, erkekliği kendini hissettiriyordu ve içimde bir ılıklık, yanma başlamıştı.

“Oturalım mı artık?” dediğimde biraz isteksizce ayrılıp masamıza döndük. Barış’ın içkisi biterken biraz daha sohbet ettik ama ikimizin de birbirimizi istediği ve açık etmediği esprili bir düelloydu bu kez sohbetimiz… Biraz sonra kalkıp çıktık.

“Arabam şurada, bırakayım mı seni?”

“Sevinirim aslında, yoruldum” dedim ve sokakta yürümeye başladık.

Topuğum kaldırıma takılınca koluna tutundum ve Barış da elimi yakaladı. Dengemi bulunca bu şekilde yürümeye devam ettik. Güvenli, huzurlu ve arzulu hissediyordum onunla kendimi…
Aracın kapısını açtı bana. Otururken sağlam bir frikik vermiştim. öbür kapıya geçerken pantolonunun zorlandığı açıkça belliydi. Hoşuma gitmişti eşimden başkasının beni böyle arzuluyor olması… Otele doğru giderken onu izliyordum. Biraz utandığı belliydi. Neden baktığımı sordu:

“Özür dilerim rahatsız olman için değil. O kadar iyi davrandın ve güzel bir gece yaşattın ki bana o yüzden…” Otele yaklaşınca

“Biraz geride duralım. Arkadaşlarıma laf anlatmakla uğraşamam bu saatte…” diyerek gülümsedim. Durunca vitesteki elinin üzerine elimi koydum ve “Her şey için teşekkür ederim” diye fısıldayarak gülümsedim.

O bana, ben ona eğildiğimiz o sihirli anda, nasıl olduğunu anlayamadan dudaklarımız birbirine değiverdi. Sanki ikimizi birbirimize çeken şiddetli bir akım vardı aramızda… O kadar sıcak ve tatlı bir öpüşü vardı ki alt dudağımı hafifçe emerken dili ıslak ve sıcak, yanarak ağzımın içine kayıyordu.
Dillerimiz dolaşarak, tutkulu ve uzun bir öpüşmenin içinde bulduk kendimizi… Güçlü eli ensemi kavramış saçlarımı okşayarak kendisine bastırıyordu beni… Nefes nefese ayrıldık ve biran konuşamadan arzuyla birbirimize baktık. Kontrolü almıştı:

“Geceyi uzatıp bir kadeh daha içelim mi bir yerde?”

“Sakin bir yer olsun bu kez…”

“Sakin bir yer derken? Ne dersin, benim evimde devam edelim mi?” Sadece gülümsedim ve evine gittik.

İkinci katta küçük bir yerdi ama ikimiz de bununla ilgilenmiyorduk o anda ve neredeyse koşarca çıktık merdivenleri… Kapı kapanır kapanmaz dudaklarımız tekrar buluştu. İlk anın hoyrat hızı düşünce usulca duvara yapıştırdı beni… Nefesi yüzümü, dudakları dudaklarımı yakarken erkekliği kasıklarımı zorluyor, elleri kalçalarımda geziniyordu. Eteğim yukarı sıyrılırken bacağımı kaldırıp bacaklarına sararak kendime bastırdım ben de erkeğimi…
Eteğimin üzerinden okşayan eli tenime dokununca ikimiz de artan heyecanla titredik. Diğer eliyle eteğimi yukarı doğru topladı ve parmakları arkamdan külotumun altına kayıverdi. Amıma dokunmasıyla bir hoşnutluk mırıltısı döküldü ağzımdan… Bunu duyunca beni hafifçe ezerek arkama giden kolunu daha da uzattı ve parmak ucu içime girdi. Önümü ağır ağır kabaran sikine sürtüyordum ben de… Kollarımla sıkıca sarılmış, sırtından güçlü omuzlarına tutunuyordum.
Dudaklarımız ayrıldı ve çok güzel koktuğumu söyleyerek boynuma gömdü yüzünü… İçimdeki elini çekti ve diliyle boynumdan göğüslerime inerken gömleğimi açmaya başladı. Tüm düğmelerim çözülünce sütyenimi uzanıp açtı ve serbest kalan göğüslerime baktı bir an… İstekle uçlarını ağzına alıp emmeye başladığında parmakları da tekrar bacağımın arasındaki yerini almıştı.
Külotumun ayaklarıma nasıl indiğini anlamamıştım bile o anda… Biraz daha aşağı kayarak ıslak dilini benim zevkten sulanan amıma sokuvermesiyle duvara yapışıp tir tir titremeye başladım. Ayakta duramadığımı görünce bir an için yaptığı işe ara verdi ve ben çökercesine koridora oturuverdim.
Oracıkta başını, araladığı bacaklarımın arasına sokup amımı tekrar yalamaya başladı. Bir eli kalçamda, diğeri göğüslerimde, dili ve sıcak nefesi amımda deli ediyordu beni ve inleyerek boşaldım. Bütün gerginliğim yorgunluğum uçmuştu. Her dokunuşunda sarsılıyordum hala:

“Dur!” diye yalvarırcasına seslendim. Minnetle bakıyordum… “Uçurdun beni… Nefesimi kestin. Ağzım dilim kurudu. Bir bardak su alabilir miyim?”

Hınzırca gülümseyerek bir dil darbesiyle beni tekrar sarsıp mutfak olduğunu sandığım yere gitti. Hala zevkle titriyordum.
Güçlükle ayağa kalkıp bacaklarıma dolaşan kilodu elime aldım ve hala çıkaramadığım ayakkabılarımı attım bir kenara. Duvara yaslanmış elimde kilodum, perişan halim hoşuna gitmiş olmalı ki, elinde suyla gülümseyerek beni süzüyordu. Suyumu içerken kilodumu alıp kokladı ve beni kucaklayıp
“Biraz dinlen istersen” diyerek yürüdü. Boşta sallanan elim yürürken dimdik sikine çarpıyordu. Koridorun sonundaki odada tek kişilik bir yatak vardı. Beni oraya uzatıp yanıma oturdu. Biraz toparlanmıştım.

“Bana ne yaptın seni şeytan?” diyerek onu kendime çektim.

Artık daha sakin öpüşüyorduk. Ayağa kalktım ve eğilip gömleğini çözmeye başladım. Bana hayran hayran bakarken sallanan göğüslerim burnuna değiyordu adeta. Dağılan topuzumun tokasını çekince saçlarım yüzünü okşayarak döküldü. Derin bir nefesle içine çekti kokuyu. Açılan gömleğin omuz kısmının altından ellerimi sokup okşayarak kurtardım erkeğimi… Sıcakta başka bir şey yoktu üzerinde.
Ben de gömleğimi çıkarıp kucağına oturdum ve ellerimiz vücutlarımızda gezerken boynunu göğsünü omuzlarını öperek hafif dil darbeleri attım. Bacaklarımı okşarken ellerini tutup sırtüstü ittim onu yatağa. Kemerini açarken şehvetten gözleri büyüdü adeta. Pantolon ve boxerdan kurtulan o koca aleti görünce gözlerin büyüme sırası bana geçmişti.

“Ohhh böyle güzelini görmemiştim!” sözleri dökülünce ağzımdan gururla oynattı sikini Barış. Bakışlarımı o koca aletten ayırmadan son giysilerden de kurtardım onu.

Yastığı duvara dayayıp hafifçe doğrulup yaslandı. Ben eteğimi açıp ayaklarıma düşürürken beni izleyerek bacaklarını aralamış bekliyordu. çıldırtma sırası bendeydi. Ağır ağır yaklaştım yatağa. Tam dimdik duran sikine doğru eğildim. Aralık ağzımdan ılık nefesimle ona yaklaşıp uzaklaşıyor, saçlarım erkeğimin aletine, bacaklarına, kasıklarına süründükçe sabırsızlaşıyordu.

“Hadiiii…” diye yalvarırcasına inledi.

Ağzımı açıp onu alır gibi eğildim ama dokunmadan tekrar çıkardım. Barış hem heyecanlanmış hem sabırsızlanmıştı. Uzaklaşıp ayak ucundan emekleyerek bacaklarının arasından yatağa girdim.
Güzel bir yemeğe nereden başlayacağını bilemez bir ifadeyle bu aleti izliyordum. Sonunda dilimin ucuyla taşaklarının kalçalarına doğru bitim noktasına dokundum. Yay gibi gerildi ve inledi. Siki haşmetle sallanıyordu gözlerimin önünde.
Güç artık açıkça bendeydi. Bir yumurtalığını dudaklarımla yakalayıp emerek ağzıma aldım. Islak dokunuşum erkeğimi çıldırtmıştı. Dilim ve dudaklarımla taşaklarını öpüyor yalıyor hafif hafif ısırıyordum. Hiç beklemediği bir anda yarağını bir hamlede ağzıma alıp emmemle derin bir “ohhh…” çekti. Beklediği buydu.
Onu ağzımdan çıkarıp gülümsedim. Taşaklarından kavrayıp elimle okşarken Barış’ın yarağını dudaklarımla kavrıyor her santimini dilimle ıslatıyordum. Yanaklarım bacaklarına sürtünüyor zevk titremelerini hissediyordum.
Tekrar doğrulup ucuna dilimle küçük dokunuşlar atmaya başladım. Gözlerinin içine bakarak yarağını ağır ağır ağzımın içinde yok ettikçe adeta eriyor yutkunarak beni izliyordu. Onu alabildiğimce ağzıma alıp tekrar çıkarmaya başladım. Bir yandan emerken bir yandan ağzımdaki kısmında dilimle geziniyordum. Sanki iyice büyümüştü ağzımda gidip gelirken.
Hırıldayarak saçlarıma yapıştı ve gerildi. Boşalacaktı. Nasıl boşaldığını bilmediğim için hemen elimle kavrayıp 31 çektirmeye başladım, dilimin ucuyla da sikiyle başının birleştiği yeri gıdıklıyordum.
Akşamdan ve belki de günlerden beri beklediği için öyle şiddetli patladı ki yağmur gibi saçıma doluştu sperm damlaları. Ikinci patlamadan önce tekrar ağzıma aldım bu muhteşem aleti. Oluk oluk boşalıyordu ben emdikçe boğuk sesler çıkararak. Koyu kıvamlı ve mayhoş tatlıydı. Kocamınkinden sonra değişik ve çekici gelmişti.
O şiddetli boşalmaya rağmen dimdikti. Tükürüğüm ve spermlerle pırıl pırıl yanan bu aleti yalayarak ağır ağır temizledim. Daha yeni yumuşamaya başlamıştı. Yanına uzandım. Minnetle bana bakıyordu.

“Tutamadım…” dedi zevkin izlerini tasiyan gülümsemesinden bile belli olan pişmanlıkla.

“İyi bile dayandın. çok güçlüsün ve tabi o kocaman güzel sikin de öyle. ” gülümseyerek öptüm.

Sanırım ağzıma dolan spermlerin tadını almıştı ama iğrenmedi. Hafif küçülmüş yarağını kavrayıp sıvazlayarak cilveli bir şekilde dudak büktüm:

“Aaa… Ne oldu? Bu kadarı yetti mi? Beni sikmeden mi uyuyacaksın?” dememle hem Barış hem de siki hareketlendi.

Göğüslerimle oynarken aleti de bacaklarıma dokunduğu yerleri alev gibi yakıyordu. Dudakları önüne gelen her yeri öpüyor tadıyordu usulca. Ben de ona doğru yan döndüm ve yakalayıp sikiyle oynamaya başladım.
Elimin altında kazık gibi oluşunu hissediyordum. Artık bu kazık beni becermeye hazırdı. Biraz sonra üstteki bacağımı erkeğimin üzerinden aşırıp amıma sikinin başını dayayıp bıraktım. Bir hamlede içimi doldurdu.
Hafif acıyla korkunç bir zevk sardı her yanımı. Alışık olmadığım bu kalın ve uzun yarak içimde hareket ettikçe dalga dalga bir ateş yayılıyordu vücuduma. Barış beni hafifçe iterek üstüme çıktı. Bacaklarımı kendime doğru çekip daha derine girmesine yardımcı oluyordum.
Benim iniltilerim arttıkça daha sert ve daha derine pompalıyordu. Kasıklarımız ter ve am suyumdan sırılsıklam olmuş birbirine çarptıkça alkış tutuyordu tempomuza… Barış üzerime kapanıp beni ezercesine ve daha hızlı sikmeye başladı. Çığlıklarımı tutamaz olmuştum ve kalçalarına yapışıp bacaklarımla birlikte sımsıkı içime bastırarak boşalmaya başladığım anda spermleri alev gibi dövmeye başladı içimi… Aynı anda ve aynı şiddette zevk alarak boşalıyorduk.

“Çıkma içimden…” diye fısıldadım mutlulukla… İçimde küçülüşünü hissederken kendimi güçlü hissediyordum erkeğimin altında. O koca yarağı dize getirmiştim çünkü. O şekilde uyuyup kaldık.

Sabah 6. 00 da uyandığımda sarmaş dolaştık hala. Ben kıpırdanınca Barış da uyandı ve dudaklarımı öperek

“Günaydın aşkım…” diye fısıldadı.

“Günaydın” diyerek gülümsedim. Kalkıp mutfaktan bir su içip lavaboyu buldum. Aceleyle temizlendim. Kapıda belirdi:

“Duş yapmayacak mısın?”

“Hayır. Otel uzak mı buraya?”

“Sabah trafiğinde 15 dakika falan… Neden?”

“Kimse fark etmeden gidip hazırlanmalıyım. Arkadaşlarım geceyi dışarıda geçirdiğimi fark ederse mahvolurum. özellikle kocamın kulağına giderse!”

“Affedersin evli olduğunu bilmiyordum. Çoğu kadın gibi rahat olmak için takıyorsun o yüzüğü sanmıştım. Çok şanslı bir kocan var…” diye mırıldandı üzüntüyle. Gülümseyerek:

“Çok zevk aldım ve senin bir suçun yok. Çok şanslı bir karın olacak!” diyerek yanağına bir öpücük kondurdum. Otele geldiğimizde biraz geride park etti ve kartını uzattı bana. Gayriihtiyari kartı alınca ümitle baktı:

“Görüşür müyüz?”

“Ben evli bir kadınım…” diyerek yanağını okşadım ve hızla otele yürüdüm.

Saat dokuza kadar uyuyup hızlı bir duşla tazelenerek kahvaltıya indim. Onda alacaklardı bizi. Akşam tekrar saat altı gibi oteldeydik. Yemeği erken yiyerek odama döndüm ve tekrar uykuya daldım. Gece onbir sularında dinlenmiş olarak kendime geldim. Bütün düzenim alt üst olmuştu ve uyuyamayacağımı biliyordum.

Giyinip lobiye indiğimde kimse yoktu. Dışarı çıkınca aynı barda buldum kendimi ama Barış yoktu bu gece. Yaşadığım o muhteşem dakikaları hatırlayınca yine azmıştım. Kocamla monotonlaşan seks hayatımızın üzerine ilaç gibi gelmişti bu kaçamak…

Bir kez aldatınca aynı adamla bunu tekrar etmenin suç olmadığını telkin ettim kendime ve kulübeden dün geceki muhteşem erkeğimin karttaki cep numarasını aradım.

Sıkıntılı bir sesle açtı. Sesimi alınca canlandı. Heyecanı telefondan hissediliyordu:

“Arayacağını hiç sanmıyordum!”

“Artık yalnız yatamayacak kadar uzun süre evli kaldığımı unutmuşum. İstanbul’daki kocam neler yapıyor merak ettim. Belki beni yine kucaklamak istersin diye düşünmüştüm. ”

Yoruma yer bırakmayan açık bir davetti bu. Biraz sonra barın önüne gelmişti. Onu görünce çıkıp hemen arabaya bindim. Çocuklar gibi gülüşerek aşk yuvamıza gittik.
Yol sanki hiç bitmiyordu. Bu kez gezmeden gelen bir çift gibi sakince girmiştik. Barış yine beni duvara sıkıştırıp öpmek üzereyken elimle göğsünü iterek durdurdum:

“Bu ne acele? Bana bir şey ikram etmeyecek misin?”

“Rakı ve bira var sadece…”

“Peki, bira içebilirim. ”

Barış mutfağa seyirtince eve şöyle bir göz gezdirdim. Hemen sol tarafta salon vardı. Oturacak hiçbir şey olmamasına rağmen yerler halı ve örtülerle kapatılmış parke zemindi. Pencereden harika boğaz ve köprü görünüyordu.
Ben manzaraya dalmışken arkamdan sarılarak bardağımı uzattı. Bir yudum alıp kendimi ona doğru yaslayarak:

“Hımmm… Biran ve manzaran harikaymış. Ama bu hissettiğim sertlik ne böyle?” diyerek kıkırdadım. Dudaklarını enseme gömerek:

“Seni sadece ben özlemedim!”

“Yaaa… Öyleyse arkama batan sertliğini daha fazla sıkıntıda bırakmayalım o zaman. ”

Bardağımı bırakıp Barış’a döndüm ve dudaklarımız buluştuğunda pantolonunun üzerinden sikini avuçlayarak oynamaya başladım. Kollarıyla beni sardı ve öpüşürken kemersiz pantolonunu açtım.
Kenarlarından tutup aşağı çekerken kendim de yavaş yavaş çömeldim. İşte o muhteşem siki ile göz gözeydim yine. Dudaklarımı aralar aralamaz alışmış bir şekilde kalçalarını hafifçe bana iterek ağzıma giriverdi.
Pantolona hapsolmaktan yarağın üstüne sinen hoş kokusu beni mest etmişti. Ağzımdaki aletle çıkardığım hoşnutluk mırıltısını duyunca elleriyle başımı tutup ağzımda yavaş yavaş gidip gelmeye başladı.
O sikini çekerken emiyor, ağzımın derinliklerine iterken dilimi altına yapıştırıp üzerinde kaydırıyordum. Biraz sonra inlemeye başladı ve hareketleri düzenli ritmini kaybediyordu. Ağzımdaki muhteşem aletle ona bakarak gülümsemeye çalıştım ve taşaklarını okşamaya başladım. İniltileri homurdanmaya dönüştü ve bacakları titriyordu. Öyle bir boşaldı ki ağzımda tutamadım onu. Dudaklarımın arasından kayıp çıktı.
Hemen yakalayıp otuzbir çektirmeye başladım. İnleyerek hala geliyordu. Yüzüme çarpan sıcak spermleri üzerime akıyor, dilimle başına küçük dokunuşlar kondurup onu daha da delirtiyordum.
Boşalması bitince onu ağzıma alıp üzerindekileri emerken elime bulaşan spermlerini de ağzımdaki siki çıkarmadan dilimin ucuyla yalayıp yuttum. Hala ağzımda titriyordu zevkle. Onu rahat bırakıp diz çöktüğüm yerden masum masum gözlerine bakınca:

“Harikaydın aşkım teşekkür ederim ama elbiseni mahvettim” dedi.

Gerçekten de elbisemin ön tarafında sperm lekeleri vardı. Gülümseyerek arkamı döndüm ve:

“Fermuarımı açıp çıkarmama yardım edersen hemen yıkarız ve kuruyana kadar benimle ilgilenmek zorunda kalırsın. Çıplakken rahat duramam ben…” dedim.

Saçlarımı tutup enseme topladım fermuarımı açarken dudaklarını enseme gömüp koklarken ıslak diliyle yakıyordu tenimi. Kendimi tutup ayaklarıma düşen elbisemi aldım ve:

“I-ıh yaramaz! Önce temizlik…” diyerek banyoya yürüdüm.

Elbisemi su ve sabunla çitileyip duruladım. Asacak yer bakarken Barış kapıdan beni izlemeyi bırakıp elimden aldı ve nereden bulduğunu anlamadığım askıya takarak kapıya asıverdi.

“Seni izlemek bile delirtiyor beni… şimdi sıra sende!” fısıldayarak yaklaşıp önüme diz çöktü ve ben cevap bile veremeden külodumu eli ile kenara çekip dilini amıma yapıştırdı.

Öyle güzel ve usul usul yalayarak ara sıra dilinin ucunu içime doğru itiyordu ki beni yine duvara dayanmak zorunda bırakmıştı. Halimi görünce dudaklarını amımdan ayırıp külodumu bacaklarımı okşayıp yalayarak çıkardı.
Ben bacaklarımı aralayınca kalçalarımı avuçlayıp diliyle beni becermeye başladı. Bacaklarım titrerken bu zevk hiç bitmesin diye saçlarından kavramış yüzünü sıkıca amıma bastırıyordum. Dilim damağım kurumuştu. İniltiler arasında beni boşaltmıştı ağzıyla.
Duşakabine sarsılarak yürüdüm ve yüzüme su çarpıp ağzımı çalkalayarak bir nebze toplanmaya çalışırken sertliğini bacaklarımın arasında hissettim.
Elleri sırtımı okşayarak memelerimi bulduğunda başıma geleceği anlayıp biraz daha eğildim ve musluğa sıkıca tutundum. O kadar ıslanmıştım ki bir hamlede sonuna kadar içime girmişti. Zevk çığlığımı duyunca sanki delip çıkmak ister gibi iyice bastırdı yarağını içime. Kalçalarımı oynatarak:

“Bu nasıl yarak böyle? İçimde hiç boşluk bırakmadı… Hadi tutma onu, domalta domalta sik beni…” diyerek heyecanlandırdım onu.

Elleriyle kalçalarımı kavrayıp içimde gidip gelmeye başladı o koca yarak. Her kökleyişinde taşakları akan sularımla ıslanan kasıklarıma çarparak şakırtılar çıkarıyordu. Çıkan seslerle ikimiz de coşmuştuk ve daha hızlı sikiliyordum. İçimde hareket ettikçe zevkten ölecek gibi oluyordum.
Ellerimle fayanslardan destek alıp belimi çukurlaştırarak iyice domaldım ve daha derinlerde hissetmeye başladım bu muhteşem aleti.

Barış iyice hızlanmıştı:

“İçime boşal, korunuyorum. İçimde hissetmek istiyorum seni…”

Zevk iniltileri arasında kesik kesik sözlerimi duyan erkeğim daha sert darbelerle gidip gelmeye başladı. İyice abanıp inleyerek boşaldığında içime vuran spermler sanki serinletmişti beni ve gıdıklanarak bir ateş yükselmeye başladı kasıklarımdan mideme ve göğsüme doğru. Amımda kasılarak titreyen yarağın ve içimi dolduran spermlerin etkisiyle küçük çığlıklarla göğsüme sıkışan zevk dalga dalga vücuduma yayılıp uçurdu beni.
Neden sonra kendime gelebildim. Nefes nefeseydim ve Barış içimde küçülürken sırtıma öpücükler kondurarak göğüslerimi nazikçe okşuyordu. Zevkten sarhoş olmuştum. Bu şekilde becerilip doyurulmayalı yıllar olmuştu sanki. Duşa uzanıp açtım ve duvara yaslandım. Birbirimizi okşayarak yıkadık ve yatağa zor gittim. Erkeğime sarılır sarılmaz uyumuşum.
Gözümü açtığımda saat yediyi geçmişti fakat kendimi doyurulmuş, dinlenmiş ve zinde hissediyordum. Hızla fırlayıp çamaşırlarımı buldum, kuruyan elbisemi geçirdim, elimle kırışıkları düzeltip saçımı topladım.

“Hemen beni bırakabilir misin? Kimse fark etmeden otelde olmalıyım. Saat 10’da çıkacağız yine…”

Oyuncağı alınan çocuklar gibi baktı bana ve hazırlanıp otele bıraktı. Neyse ki bizimkiler daha ortalıkta yoktu. Akşam seminer dağılırken hepimize sertifikalarını dağıtıp pazar günü çalışma olmayacağını, fakat isteyenler için bir deniz gezisi yapılacağını açıkladılar. İş arkadaşlarım akşam Taksim’e inip sabah ta bu tura katılmayı kararlaştırdılar.
Bense lise arkadaşım bir bayanla buluşup pazar günü otelde dinleneceğimi, gece geç geleceğim için mümkünse sabah rahatsız etmemelerini söyledim. Otele döner dönmez hemen yıkanıp hazırlandım. üstüme ketenli kumaştan içini belli etmeyen tek parça elbisemi geçirip, büyük el çantama da yedek çamaşır ve giysi atarak lobiye indim.
Bir kulübeden Barış’ı arayıp beni akşam 21. 00’de her zamanki yerimizden alarak yemeğe götürmek isteyip istemediğini sorduğumda tepkisinden bir an telefondan çıkıp beni öpeceğini sandım. Gururumu okşuyordu böyle arzulanmak.
Buluşup hoş bir restorana gittik. Baş başa romantik bir yemek ve şarap eşliğinde flörtleştik. Tekrar aşk yuvamıza yola çıkmıştık. Yol boyunca ben pantolonun üzerinden onun sikini okşarken o da fırsat buldukça bacaklarımı okşuyordu. Eve girince hemen salona geçtim.

“Yatağı buraya getirmeye ne dersin?” dediğimde ikiletmedi bile. üzerine temiz çarşaf serip yastıklarla duvara dayanabileceğimiz bir yer divanı yaptı. Mutfağa gidip şampanya ve elinde güllerle dönünce şaşırmıştım. Ben arayınca hemen gelip bunları hazırlamış ve bana sürpriz yapmıştı.

“Gel buraya seni şirin sevgili…” diyerek elimi uzattım. Elindekileri yanıma bırakıp oturduğum yere doğru eğildi ve dudaklarımız birleşince uzun uzun öpüştük.

“Seninle dudaklarımı ıslatmak daha zevkli ama şampanyayı ısıtmayalım istersen…” diye gülümsedi. Hafif sallayıp mantarı patlatınca dayanamadım:

”Yarın akşama kadar ben de seni defalarca patlatacağım…” dedim dudağımı ısırıp cilvelenerek… Şok olmuştu bunu duyunca.

“Bakma öyle bu gece, sabah ve öğle buradayım…” deyip elini okşayarak çekip aldım kadehimi. Hemen toplandı ağzında koca bir gülümseme kadehlerimizi tokuşturduk.

İçkilerimizi yudumlayarak uzun uzun öpüşüyor birbirimizi okşuyorduk. Barış ikinci kadehleri doldurup yerine yerleşince ben de pantolonuna uzanıp önünü açtım. Kalçalarını hafifçe kaldırınca pantolonu ile birlikte çamaşırını da çekip alıverdim. O muhteşem alet dimdik salınıverdi yine önümde. Bir öpücük kondurup

”Kadehim sen olacaksın” dedim.

Bacaklarının arasında emekleme pozisyonunda eğilip dilimi sikinin taşakları ile birleştiği noktaya dayayarak bardağımdan birkaç damlayı sikinin başına döktüm. Akan damlaları Barış’ın sikinin üzerinde dilimi dans ettirerek topluyordum. Aşağı kaçanları da taşaklarında yakalayıp emerek ziyan etmiyordum. Zevkle beni izleyerek homurdanıyordu erkeğim.
Kadehim boşalınca ona arkamı dönüp aynı pozisyonda şişeye doğru eğildim. Kalçalarıma kadar açılan eteğime uzanıp dokunmak istediğinde altımda hiçbir şey olmadığını görünce:

“Bütün gece elbisenin altında çıplak mıydın sen?” diye sordu.

”Evet…” diye fısıldadım. Bunu duyunca daha da azmıştı. Dizlerinin üzerinde bana yaklaşmaya çalışırken

“Bu kadar bekledin daha da bekleyebilirsin. ” diyerek durdurdum.

Kadehimi uzatıp sikini kavradım ve kadehin içine daldırdım. Çıkarıp şampanyayla ıslanan sikini ağzıma alarak tatmaya başladım. Bunu birkaç kez tekrarlayınca kadehimi dikip bitirerek yine arkamı döndüm domalarak eteğimi belime topladım ve:

“Hadi sok o muhteşem yarağı ve uçur beni dün geceki gibi…“ diye fısıldadım şuh bir sesle başımı ona doğru çevirip gözlerine bakarak… Alev gibi yana gözlerle arkama yaklaştı.

Başını amıma dayayıp yavaş yavaş sürtmeye başladı. Sularım artıp dışına akmaya başlamıştı bu hareketle. Yavaşça itip başını içeri soktu. Ben gerisini beklerken yavaşça çekip çıkardı yine. Ben kendimi ona vermeye çalıştıkça sakin bir şekilde sadece başını sokup çıkarıyordu. Sonunda:

“Nolur doldur içimi, hepsini hissetmek istiyorum, delirttin beni…” yalvarmaya başlamıştım.

“Beni ne kadar istiyorsun?” Anlamıştım egosunun okşanmasını istiyordu. Ne de olsa yarın akşamdan sonra yasak meyve olacaktım onun için.

“Anlatamam! Ne kadarı yok… Hepsini istiyorum. O koca yarağını içimde hissetmek, kendimi sabaha kadar sana vermek istiyorum. ”

“Sadece sabaha kadar mı?”

“Hayır. Senin istediğin kadar! Kimse senin gibi sikip doyuramıyor beni, kimse senin kadar derine sokamıyor, kimse senin gibi sımsıkı dolduramıyor içimi, noluur sok artık hepsini…Spermlerinle yıkayıp doyur beni…”

“Nasıl sikeyim seni ha? Seni azgın…” Söyleyememişti ama fantezisi vardı sanırım ve tamamladım:

“Evet azgın orospunum senin… Kadının… Nasıl istersen öyle sik! Nasıl becereceğini nasıl doyuracağını biliyorsun sen benim gibi bir orospuyu…”

Gerçekten içimdeki boşluğu doldurmam gerekiyordu ve yalvarmalarımda baştaki fantezi gerçeğe dönüşüyordu. Bir orospu gibi çılgınca düzülmek istiyordum.

Beklemediğim bir anda dibine kadar giriverdi o koca yarak. Nefesim kesilmişti, içim yırtılarak açılmıştı sanki. İçimde gidip gelirken, parmağıyla da amımın çevresinde geziniyor, beni zevkle inletiyordu. Islanan parmağını götüme sokmasıyla kendime geldim:

“Hayır beni istediğin gibi sik, ne istersen söyle ama götümden sikme nolur, parmakla, ama sakın sikme alamam onu arkamdan…”

“O zaman ağzına al onu!” içimden çıkıp ayağa kalktı. Hemen oturup emmeye başladım. Dediklerini ikiletmiyordum.

“Ağzını sikiyorum, kalçaların gibi kullan onu… Taşaklarımı avuçla… Eveeettt… Kendini parmakla şimdi…”

İkimiz de bu yeni durumdan çok zevk alıyorduk. Tekrar domalmamı istedi ve beni bir süre bu şekilde becererek sırtüstü uzandı. Elbisemi çıkarıp üstüne oturmamı istedi. Elimle onu içime yerleştirip iyice kalınlaşan yarağın üzerinde hoplamaya başladım. Göğüslerimi avuçlamıştı. Tam finale yaklaşıyordum ki:

“Patlamak üzereyim… Hepsini yalayıp yutmanı istiyorum…” diye inledi.

Üzerinden kalkıp ağzıma aldığım anda haykırarak boşaldı. Ağzım dolmuştu. çıkarıp 31 çektirmeye başladım. Bir elimle de kendimi okşuyordum. Yüzüme ve memelerime fışkırıyordu ve arada ağzıma alıp emerek temizliyordum başını. 2-3 atımdan sonra sakinleşmişti biraz.

“Ben de gelmek üzereyim, doyurmayacak mısın kadınını?” dememle beni sırtüstü yatırıp öyle bir girdi ki içime delip sırtımdan çıkaracak sandım.

Tüm hızıyla sikmeye başladı. Dudaklarını göğsüme gömüp hafif hafif dişlemeye başlayınca ben de titreme ve iniltilerle geldim. İkimiz de bitmiştik. Yan yana uzanıp kısa bir uykuya daldık.

Zevk ürpertileri içinde uyandım.

Barış uyanmış, arkamda sarılı vaziyette olduğundan beni rahatsız etmemek için hiç kıpırdamamıştı. Fakat kalçalarımın arasında hareketlenen sikini amıma sürterken başı ıslaklığımla içine kaçınca işine devam etmişti. Resmen uykumda sikiyordu beni ve zevk içinde yüzdürerek uyandırıyordu.

“Sen ne azgın şeysin?” diye hoşnutlukla mırıldanınca uyandığımı anlayarak daha da bir yerleşti içime.

Ensemi öpüp emerken göğüslerimi okşayarak mıncıklıyordu. Ve usulca tatlı bir tempoda gidip geliyordu. Vücudum sürekli sevişmenin ritmine alışmış gibi hemen doruğa yükselmeye başlamıştı. Hiç değişmeyen bu tatlı temponun ve yeni pozisyonun etkisi ile çok geçmeden şiddetli olmayan ama uzun ve insanın içini hazla titreten bir orgazm yaşadım.

Barış hala devam ediyordu. İçimden çıkarıp duvara doğru dayanmasını söyledim. İşte yine erkeğimin bacaklarının arasına uzanmış yeniden kadın olmanın ayrıcalığını unutulmaz şekilde bana yaşatan bu muhteşem sikle göz gözeydim.
Onu tutup tembel tembel yalamaya başladım boşalmanın rehaveti ile… Biraz kendime gelince doğrulup hepsini ağzıma aldım ve yukarıdan aşağı doğru ağzımın içindeyken gidip gelmeye başladım. Barış eliyle saçlarımı yukarı toplamış bu muhteşem manzarayı izliyordu. Arada alabildiğim kadar ağzıma alıp duruyor uzun uzun emiyor sonra tekrar başımla gidip geliyordum.
Dişlerimle gövdesini hafifçe ısırıp dilimle başının çevresinde daireler çizmeye başladım. Taşaklarını okşayarak yarağını yine ağzıma sığdırabildiğim kadar alıp emerken o gelmeye başladı. Bu kez daha sakin boşalıyordu o da. Spermler geldikçe ağzımdaki yarağı çıkarmadan emiyor ve her şeyi yalayıp yutuyordum.
Ağzımın içinde küçülürken başımı kaldırdığımda baygın baygın beni izleyen erkeğim hiç boşalmamışcasına tertemiz görünen sikini görünce şaşkınlıkla:

“Sen muhteşemsin!. ” Gülümseyerek cevapladım

“Böyle güçlü bir erkeğe ve böyle güçlü bir erkekliğe haksızlık olurdu başka türlüsü, değil mi?” ve uzanıp öptüm.

Elleri yine kalçalarıma uzanmış ve sevişmeye başlamıştık. Ama bu üç günlük yorucu maratondan ikimizin de bir sefer daha yapmak için zamana ihtiyacımız olduğu belliydi. Bir şeyler hazırlamak için mutfağa gittik. Tepsimizle gelip yine salona kurulduk. Televizyonu gösterip:

“Hiç porno filmin var mı? Bir erkekle birlikte hiç izlemedim. Kocam hoşlanmıyor böyle şeylerden…” Garip bulmasına rağmen teklifimi birkaç cd getirdi ve sordu:

“Nasıl bir şey istersin?”

“Seni azdıran bir şey olsun yeter!”

“Sen varsın ya!” dedi gülerek ve bir cd yerleştirdi. Zengin görünümlü bir kadın mutfakta bir şeyler hazırlarken telefonla konuşuyor bir yandan bahçedeki havuz görevlisini izliyordu. Biz de bu arada yan yana uzanmış birbirimizin elinden hazırladıklarımızı yiyorduk.

Kadın bahçeye çıkıp adamı çağırıyor birkaç basit bahane üzerine niyeti anlayınca kadınla sevişmeye başlıyorlardı. O sırada gelen bahçıvan da olayı görünce üçlü grup yapıyorlardı. Bunu görünce tahrik olmuştum ve

“İki kişi tarafından sikilmek müthiş olmalı…” dedim. Gülümseyerek

”Sana bunu yaşatabilirim” dedi. Şaşkın baktığımı görünce içeriden kendisininki boyutlarında fakat daha uzun bir salatalık ile geldi.

“Asla olmaz… İçeride kırılabilir tehlikeli bir şey bu!” dedim. Bunun üzerine salatalığa prezervatif geçirip:

“Kırılsa bile bununla kolayca tek parça olarak çıkarırız” dedi.

O sırada kadını masaya yatırmışlar birisi bacaklarının arasında kadının içinde gidip gelirken diğeri koca sikini uzatmış oral seks yaptırıyordu. Tepsiyi kenara çeken Barış elindeki salatalığı önüme sürtmeye başladı. Filmin etkisiyle hemen havaya girdim. Bacaklarımı daha da aralayıp vücudumu daha da aşağı kaydırdım.

Göğüslerimi emerken elindeki ve parmaklarıyla devam ediyordu aşağıdaki işine… Biraz sonra bacağını üzerimden aşırıp sikini ağzıma verdi ve kendisi de beni yalamaya başladı. 69 olmuştuk. Amımı yalarken elindeki ile daireler çizerek ufak ufak içime girip çıkıyordu. Ben de sikini yalayıp emmeye çalışıyordum.
Biraz sonra boynum zorlanmaya başlayınca uzanmasını istedim. Yine 69 pozisyonu almıştık ama ben üstte dört ayak duruyor altımdaki yarağı dilediğim gibi yalayıp emebiliyor, erkeğimin kasıklarını taşaklarını ellerimle, bacaklarını dökülen saçlarımla okşuyordum.
O da amımı iştahla yalıyordu ve yeni oyuncağımızla adeta masaj yapıyordu. İyice ıslandığımı görünce elindekini içime itmeye başladı. Ohh… Harikaydı… Sanki içimde ikinci bir erkek vardı ve bir diğeri de ağzımdaydı. Amımdaki derinliklerime girdikçe ben de ağzımdaki siki hırsla emiyor, içimdekinin ritmiyle birlikte ben de ağzımdakine başımla git gel yapıyordum.
Gözümü de pornodaki görüntülere dikmiştim. Hemen hemen aynı pozisyondaydık tek fark oradaki kadın iki erkek tarafından beceriliyordu, benim erkeğimse tek başına iki erkekmiş gibi beni sikiyordu. Diğer elinin parmağını suyumla ıslatarak onu da götüme sokmuştu.
Bütün deliklerimi doldurmuş sıkı bir tempo yakalamıştık. Aldığım zevk izlediğim görüntülerle katlanıyor, bizimle çıkardıklarımızla birlikte televizyondan gelen sesler birleşince kendimi muhteşem bir grup seks partisindeymiş gibi hissediyordum.
Aşağıda içimdeki salatalık ve götümdeki parmak ritmik bir hızla gidip geliyor, ben de ağzımdaki muhteşem erkeğimin muhteşem sikine bu ritme uygun bir sakso çekiyordum.
En sonunda dayanamayıp ağzımdaki yarağın baskısıyla garip sesler çıkararak boşalmaya başladım. Çıldırmış gibiydim. Orgazmıma rağmen içimi delmeye devam eden suni sikin etkisiyle elimle kavradığım yarağı tükürüğümle düzenli olarak ıslatarak çılgın gibi 31 çektirmeye başladım.
Kokusu, çıkan sesler beni iyice hoyratlaştırmıştı ama bu erkeğimin hoşuna gitmişti sanırım. Avucumla başını sıvazlarken elimden ve altımdan kurtuldu ve bu işe kendisi devam ederek üzerime boşalmaya başladı.
Patlamaları bitince sikini ağzıma sokuyor, dilimin teması ile titreyerek çıkıyor, biraz sakinleşince yine ağzıma sokuyordu. İkimiz de ter içindeydik ve her yer seks kokuyordu. Erkeğime sarılarak uzun uzun öptüm ve:

“İki kişi bile olsa beni böyle doyuramazdı, çok teşekkür ederim aşkım…” diye fısıldayarak tekrar öptüm. Ben duşa gidip döndüğümde uyuduğunu gördüm. Ben de yanına uzanıp uykuya daldım.

Sabahın ışıkları ile uyandığımda Barış hala uyuyordu. Bacaklarının arasında pörsümüş duran sikinin beni günlerdir zevkten uçuran şeyle ilgisi yoktu. Duş almadığı için yaklaştığımda kasıklarına sinen benim ve spermlerinin kokusu burnuma doldu.
Uzanıp dokunduğumda kadifemsi hissi duydum. Hiç anlayamamıştım zaten bu küçücük şeyin nasıl canavarlaşıp bir kadını nasıl cennete taşıdığını. Küçücük başını öptüm ve ağzıma aldım. Bırakınca pıt diye düşüp yana devrildi. Komik duruyordu.
Dilimle taşaklarından yalayarak sürüyüp o küçücük şeyi dilimin üstüne aldım. Dudaklarımı kapatıp ağzıma hapsettiğimde büyümeye başlamıştı yine küçük şeytan. Tekrar bıraktım. Pıt pıt nabız gibi atarak kalınlaşıyor, uzuyor ve dikleşiyordu. Hafif dil darbeleri, öpücükler ve okşamalarla yine kocaman, lezzetli ve doyurucu görünümünü bulmuştu. Barış uyanmış beni izliyordu.

“Günaydın… Kahvaltı yapıyordum” dedim cilvelenerek.

“Günaydın. ben de yapayım o zaman…” dedi.

Beni sırtüstü yatırarak amıma gömdü başını. Sularım gelip, inlemelerim artınca tüm bedenimi öperek, diliyle dokunarak kasıklarımdan karnıma, göğüslerime, boynuma doğru geldi.
Gözlerimin içine bakarken başını amımda hissettim. Sanki birbirlerini tanır gibi kendiliklerinden kavuştular. Ağır ağır içime süzülüşünü daha iyi hissetmek için gözlerimi kapamıştım. Zevkle aralanan dudaklarımın arasına ıslak dili süzülüverdi yarağıyla amımın dibini bulduğu anda.
Ağır bir tempoyla üzerimde gidip geliyor, ellerimi sıkıca tutmuş gözlerimin içine bakıyordu. Yorgunluktan kalçalarımı kaldıramıyor sadece küçük daireler çiziyordum.
Uzun bir süre böyle devam ettik. Bir an durdu, yorulduğunu düşünüp vajina kaslarımı sıkıp bırakarak ikimizin de aldığı hazzı devam ettirmeye başladım. Tekrar kıpırdanmaya başlayınca bacaklarımı biraz daha kendime çektim.
Daha rahat ve derine girip çıkıyordu artık. Bacaklarımı sırtında birleştirip hareket ettirerek okşuyordum erkeğimi. Üzerime kapanıp göğüsleriyle göğüslerimi eziyor, uzanan elleri ile kalçalarımı avuçlayıp bırakıyordu. Ben de onu kalçalarından kavradım. Birbirimize dolaşmış bütünleşmiştik adeta.
O kendini çekerken ben kendimi veriyor, ben çekilirken o içimi dolduruyordu. İniltilerimiz artıp benimkiler küçük çığlıklara dönüşürken biraz daha tempomuzu arttırdık. İçimdeki yarak daha da büyümüş sığmakta zorlanıyordu. Kalçamı avuçlayan parmaklardan biri> götüme kayıp okşarken bir zevk çığlığıyla boşalmaya başladım.
Orgazmın etkisi hafiflerken erkeğim üzerime doğru abanarak iyice ezdi beni ve patlayan spermleri vajinamın duvarlarına vurmaya başlayınca yeniden şiddetlenerek doruğa ulaştı yaşadığım orgazm. Sakinleşip kenetlenen vücutlarımız ayrılarak yan yana uzandık. İkimizin yaşadığı zevk ve mutluluk bakışlarımızdan fışkırıyordu.
Duş yapmak için kalkınca terlerimiz, benim sularım ve erkeğimin spermleri ile yatağımızın girdiği hal neden parmağımızı bile oynatamayacak kadar bitkin ama bir o kadar gevşemiş ve zevk sarhoşu hissettiğimizi açıkça anlatıyordu.
Birlikte dokunma ve öpücüklerle duş alıp mutfağa gittik. Kurt gibi aç hissediyorduk. Yıllarca evli kalmış bir çift gibi neşeli bir kahvaltı hazırlayıp karnımızı doyurduk. Televizyonun karşısında uyumuşuz. Uyandığımda kendimi harika, zinde ve yeni doğmuş gibi hissediyordum.
Son ve bir o kadar da uzun bir sevişmeden sonra ayrılmam gerekiyordu. Artık birbirimizin vücutlarını zevk noktalarını, tercihlerini ezberlediğimiz için mükemmel bir seks olmuştu. Barış beni her pozisyonda sikmiş, iki kez doruğa ulaştırmıştı.
Ve ben de bu uzun maratonla iyice güçlenen muhteşem yarağı ancak oral seksle dizginleyebilmiştim. Dudaklarımın ve dilimin tüm marifetiyle erkeğimi uçurmuş, gelen sıvıların bir damlasını bile ziyan etmeden siki sakinleşip inene kadar elimden ve ağzımdan düşürmemiştim. Sessizce duş alıp hazırlandık ve otelime geldik.
Yine biraz geride durduk otelden. Son bir öpücükle vedalaştığımızda buruk bakışlarına canlı ve neşeli karşılık vererek:

“Numaran bende… Kim bilir belki bir gün bir iş gezim daha olur. Bu arada ilerideki kız arkadaşın ve karın çoook şanslı birisi! Her şey için teşekkür ederim. ”

Bir küçük buse daha verip konuşmasını beklemeden uzaklaştım otelime doğru. Uçakta arkadaşlarım takıldı:

“Bütün gün uyumuşsun hala uyuyorsun. ”

“Bıraksalar üç gün daha uyurum” diye cevapladım.

İçimden de gülüyordum. Bu kocamdan planladığım intikam değildi ama yaşadığım en muhteşem zevk maratonuydu.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32