İddiayı Kaybettim

      İddiayı Kaybettim için yorumlar kapalı

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

İddiayı Kaybettim

Biz eşim Gül ile Almanya’da yaşıyoruz. Kendi halinde, mütevazi insanlarız. Eşim dışarıda bir hayli kapalı, bir o kadar da güzel bir kadın… İnce belli, geniş kalçalı, dikkat çekici bir güzelliği var. Çok seviyorum eşimi…

İkimiz de burada doğduk, genciz, 30 yaşındayız. Almanların arasında yaşamanın verdiği rahatlıkla, çoğu konuda daha esnek hareket edebiliyoruz. Gül, ailesinden aldığı yetişme tarzı, biraz etraftaki yoğun akraba ilişkileri, çevre baskısıyla diyebilirim, dışarıda örtülü kapalı gezmesine rağmen, evin içinde çok rahattır.

Benimse karımın tam tersi, pek o taraklarda bezim olmadığından daha havai, daha eğlenceye düşkün, yemeyi içmeyi, gezmeyi seven biriyim. Tanıştığımız günden beri hiç sıkmam karımı, hatta açılması, daha rahat davranması için teşvik ederim.

Hani, deyimin tam anlamıyla dışarıda hanımefendi, yatakta tam bir fahişe diyebilirim onun için… Evin kapısından içeriye girer girmez o ağırbaşlı Gül gider, yerini sikişken bir orospu alır. Yatakta yapmadığını bırakmaz bana… Öyle seksi seven, sevişmekten hoşlanan bir kadın ki… Dostlar başına…

Kapı komşumuz olan Hans, karısını uzun yıllar önce bir kazada kaybetmiş, elli altmış yaşlarında bir Alman… İleri yaşına rağmen gençliğinde çok spor yaptığından dinç görünümlü, atletik yapılı biri…

Karşılıklı oturduğumuz Hans ile aramda hem komşuluk, hem de yaş farkımıza rağmen bir arkadaşlık ilişkisi var. Yalnız başına yaşamasını izlemek üzer beni, her gördüğümde davet ederim. Ona bizim geleneksel yemeklerimizden ikram eder, uzun uzun sohbet ederiz.

Tabi, bu yemeklerde rakı ikramı da rutin bir olay… Bizim rakılar, Hans’ın biraları derken, çok güzel sohbetlerimiz olur. Gül de bize sofrayı hazırlar, fırsattan istifade, kendi bayan arkadaşlarına kaçar, o da kafasına göre takılır.

Karımın evde olmadığı böyle bir akşam rakı kadehlerini yuvarlayıp, konuşur gülüşürken konu sekse geldi. Açık fikirli, hoş sohbet, neşeli bir adamdı, rahatlıkla konuşuyorduk. Fıkralar, dedikodular, semtimizdeki kadınlar vesaire…

– “Hans… Bir şey sormak istiyorum izin verirsen…” dedim.

– “Ne istersen sorabilirsin arkadaşım…” dedi.

– “Karın öleli yıllar oldu, evlenmedin de… Evine kadın girip çıkmıyor gördüğüm kadarıyla… Kadınsız nasıl yaşıyorsun, çok merak ediyorum.”

Şakayla karışık, gülerek sormuştum bu soruyu, ama gerçekten merak ediyordum. Bu dinç görünümlü adam seks yapmayı bırakmış olamazdı. Bir kahkaha patlattı. Eliyle mastürbasyon işaret yaparak yanıt verdi,

– “Ne yapıcam dostum, elimle idare ediyorum.”

– “Yahu Hans, elle nereye kadar gider? Böyle olur mu hiç? Orospulara filan gitmiyor musun gerçekten?”

– “Ben orospularla yapamam, asla… İtici geliyor bana… Ben evli kadınlardan ve özellikle değişik, özellikleri olan kadınlardan hoşlanırım.”

– “Değişik derken… Nasıl yani?”

– “Bak, açık açık anlatayım mı? Zaten konuyu sen açtın, sonra kızmak, gücenmek yok…”

– “Yok canım, niye kızayım? Aramızda teklif mi var? Neyse doğrusu söyle işte Hans… Nasıl değişik kadınlarmış onlar? Merak ettirdin, anlat şunu…”

– “Mesela, örnek vereyim, en başta senin karın…” Bunu duyunca yutkundum şöyle bir…

– “Gül mü? Benim karım Gül?” Yüzüne baktım, çok ciddi duruyordu, şaka yapmıyordu Hans… Ne diyordu bu herif? Anlatmaya başladı. Uzun uzun karımı bana anlattı.
deleted
– “Gül’ü çok güzel ve seksi buluyorum arkadaşım. Bebek gibi güzel bir yüzü var. Hem bebek gibi masum, hem aşırı seksi… İpek örtülerle başını örtüyor, tamam, okey… Fakat genelde dar ve uzun etek giyiyor. Böyle giyinince de kalçaları, uzun bacakları bütün güzelliğiyle ortaya çıkıyor. Anlarsın işte, sen de erkeksin.”

– “Yani… Ne diyebilirim. Karım işte…” Yutkundum. Herif doğru söylüyordu. Benden daha iyi gözlem yapmıştı, karımın güzelliklerini çok güzel anlatıyordu.

– “Evet, senin karın… Bir de o güzel kalçalarıyla manken gibi bir yürümesi, bir süzülmesi var, harika dostum… O uzun eteğin altına giydiği file çoraplar, ince parlak çoraplar da ayak bileklerinden görünmüyor mu? Her erkeği deli eder senin karın… Bizim Alman kadınları gibi her yerini açık saçık göstermiyor. Paketin içinde neler olduğunu merak ettiriyor. İşte senin karın gibi özel ve güzel bir kadınla beraber olmak isterdim.”

Kızmayacağıma söz vermeme rağmen yine de için için kızıp öfkelenmiştim doğrusu… Fakat konuyu benim açmam nedeniyle, hatta anlatması için üstelediğimden bir cevap veremedim önce… Sonra gülmeye başlayarak işi şakaya vurdum, takıldım, dalga geçtim Hans’la…

– “Hans, bizde bir söz vardır. Yaş yetmiş, işi bitmiş deriz. Sen beraber olmak istesen de, hatta karım gel yapalım dese bile karımı yapamazsın ki… Senin alet çoktan emekliye ayrılmıştır, çalışmaz. Çalışsa da karımla başa çıkamazsın yatakta…”

– “Dostum… Eğer karın bana bir kerecik *verirse, sen de seyredersin nasıl yaptığımı… Yeter ki siz bana o fırsatı verin dostum… Senin güzel karının hakkını öyle güzel veririm ki…”

– “Karım sana verirse… Benim fıstık gibi karım sana vermez ki Hans… Bu yaşta… Ne komik adamsın yahu…” Hala gülüyordum bunu söylerken… Gencecik karım bu herife verecekmiş. Bak hele sen…

– “Tamam o zaman… İddiaya var mısın?”

– “Yapma Hans… Kaybedersin. Benim karım sana vermez.”

– “Korkuyorsan iddiaya girmeyelim. Anlayışla karşılarım.”

– “Ne korkacağım canım… Peki… Kabul… Ama kaybedeceksin bak, şimdiden söyleyeyim…”

O akşam Hans evine gitti. Ben ortalığı toplayana kadar karım arkadaşlarından geldi, yattık. Yatakta karımla sevişirken aklıma Hans ile girdiğimiz iddia geldi. Elimde olmadan Hans’ın bu yatakta karımla seviştiğini düşündüm.

İddiayı kaybetmeyi düşünmemiştim bile o ana kadar… Fakat karımın üstünde gidip gelirken yaşlı Alman papazın karımı siktiğini düşünmek nedense tahrik etti beni… Daha bir ateşlendim, sertleştim, Gül’ü bağırtarak siktim.

– “Ne bu kocacığım? Her zamankinden daha ateşliydin bu gece…” dedi karım yanımda soluk soluğa yatarken…

– “Özlemişim seni sikmeyi aşkım…” diyerek sarıldım karıma… Ne Hans’la girdiğimiz iddiadan bahsettim, ne de Hans’ın onu sikme hayalinin beni tahrik ettiğini söyledim.

Birkaç gün sonra bir akşam işten gelmiş, yemek yiyorduk. Karım elindeki çatalı bırakıp bana baktı, yanakları kırmızılaşmış…

– “Biliyor musun aşkım? Komşumuz Hans bana hediye almış. Bugün öğleden sonra getirip verdi.”

Neredeyse ağzımdaki lokmayı püskürtüyordum. Şaşkın bir yüz ifadesiyle karıma baktım,

– “Ne hediyesi? Nerden çıkmış bu?”

– “Ne bileyim ben… Hem de pahalı bir yüzük almış. Öyle kibar, öyle sevimli bir hali vardı ki… Almasam kabalık olurdu, mecburen kabul ettim.”

– “Sen de hiç sevmezsin zaten, yüzükmüş takıymış… Adamın üstüne atladın değil mi pahalı yüzüğü görünce…”

Neyse, alt tarafı yüzük almış karıma… Rahatladım biraz… Hiç olmazsa iddiaya girdik diye yatırıp sikmemiş Gül’ü…

– “Ay ne yapayım, çok güzeldi valla… Dayanamadım, aldım. Ben de teşekkür etmek için onu Cumartesi akşamı bize yemeğe davet ettim.”

Off… Vay kart papaz vay… Hemen harekete geçmiş, karımı tavlama çalışmasına başlamıştı demek…Yüzüktü, ardından yemekti derken…

– “Eyvahlar olsun…” dedim sesli olarak… Bu kez karım şaşırdı,

– “Hayrola? Neden öyle dedin aşkım?”

Önce söylemek istemedim. Fakat karım çok üsteleyince anlatmak zorunda kaldım. Hans ile konuşmalarımızı, Gül hakkında düşündüklerini, onunla girdiğimiz iddiayı, her şeyi…

– “Geri zekalı…” dedi karım kızarak… “Beni siksin diye elin Almanıyla iddiaya mı girdin yani?”

– “Yahu ne olacak? Adam gelmiş altmış yaşına… Bu yaşta seni sikecek hali yok ya ihtiyarın… Öylesine tamam dedim. Ne kızıyorsun bu kadar karıcığım?”

– “Sen asıl ihtiyar kurtlardan kork.” dedi karım…

– “Aşkım, abartma bu kadar… Ben bile işten yorgun argın geldiğimde tekliyorum bazen, kalkmıyor benimki, sikemiyorum seni… Bu adam, bu yaşta nasıl kaldıracak da seni sikecek?”

– “Tamam canım… Madem sen böyle uygun gördün, kocam olarak sana itaat etmek zorundayım. Öyle olsun.”

Gece yatağa yattığımızda soyunup sokuldu bana… Elini sikime atıp okşamaya başladı. Dudaklarımı öptü.

– “Anlat bakayım şunu iyice… Neler konuştunuz adamla?”

– “Ya, anlatacak bir şey yok… İşte, Hans seni çok güzel, çok seksi buluyormuş. Kalçalarına, bacaklarına, giydiğin çoraplara hasta oluyormuş.”

Hans’ın karımın güzelliklerini anlatmasını hatırladıkça mı sertleşti sikim, karımın okşamalarının etkisiyle mi bilmiyorum, taş gibi olmuştu parmaklarının arasında…

– “Başka, başka? Anlatsana… Bu kadarla ikna etmemiştir seni iddiaya girmen için…”

– “Ya, Gül… Öyle bir anlattı ki seni… Adam öyle incelemiş ki seni… O anlatırken bile sikim kalktı yeminle… Saçını, başını, yüzünün güzelliğini, senin seksiliğini, yolda yürürken kırıtmalarını, kalçalarının sallanmasını…”

– “Demek tahrik oldun ha?” Bunu söylerken sırt üstü yatağa uzanmış, beni de üstüne çekmeye çalışıyordu karım… “Gel şöyle bakayım… Bacaklarımın arasına gir de, öyle devam et… Sikini de sok içime… Ohhh… Böyle… Mmmhhh…”

– “Ohhh… Gül… Amcığın sırılsıklam olmuş bebeğim…”

– “Senin sayende pezevenk kocam… Öyle anlattın ki, beni de azdırdın. Şimdi beni sikmeden kurtulamazsın. Devam et… Anlat…”

– “Orospulardan hoşlanmıyormuş. Senin gibi güzel ev kadınlarından, değişik güzelliklere sahip kadınlardan hoşlanırmış. Senin gibilerle sikişmeyi severmiş.”

– “Mmmm… Benim gibilerle sikişirmiş ha? Ohhh… Hadi sen de sik beni kocacığım… Sik… Ahhh… Hans’ın siktiği gibi sik beni…”

Cumartesi günü mesai vardı fabrikada, akşam yemek saati eve geldim. Kapıyı açan karım aşırı süslenmişti.

Diz hizasında daracık bir etek, içindeki sütyenin belli olduğu ince kumaştan beyaz gömlek, başında parlak altın rengi bir eşarp, uzun güzel bacaklarını süsleyen ince siyah çoraplar, yüksek topuklu ayakkabılar, biraz şuh bir makyaj… Benim diyen erkeğin aklını alacak, egzotik, tahrik edici bir parfüm kokusu…

İçeriye girerken gözlerim parlayarak, karımı baştan aşağıya süzdüm şöyle bir,

– “Hayrola Gül? Ne bu güzellik, bu neyin hazırlığı böyle? Düğün falan mı vardı bu akşam yoksa?”

– “Unuttun mu canım? Bugün cumartesi… Misafirimiz var bugün…”

– “Hay Allah, doğru ya… Unutmuştum ben onu… Eee? Bu vaziyet ne?”

– “Senin ihtiyarı biraz azdıralım diye düşündüm de…” demez mi karım?

– “Bana bak, sakın yüz verme herife…”

– “Madem sen başlattın, ben de bitireyim bari dedim. Dalgamızı geçeriz işte, cumartesi akşamı neşeli geçer.”

– “Neşeli geçeceği kesin…” dedim hayranlıkla karımı süzerek… “Eğlenceye hazır gibisin sen de…” Beline sarılıp öpmek istedim, bırakmadı, kaçtı içeriye,

– “Şimdi misafirimiz gelir, makyajımı bozma…” diyerek kahkahalar atıyordu.

Dediği gibi biraz sonra zil çaldı, bir elinde bir buket çiçek, diğerinde bir koli Alman birası, Hans gelmişti. O da kapı açıldığında hayranlıkla kalakaldı. Çiçekleri koklayarak alan ve tokalaşmak için elini uzatan Gül’ün elini uzun süre tutup bırakmadı.

Kuş sütü eksik masaya oturduğunda gözlerini karımdan alamıyordu bir türlü… Gül de sanki özellikle adamı kudurtmak için yapıyormuşçasına, dar etekli kalçalarını sallaya sallaya mutfağa gidip geliyordu sürekli…

Hans’a özel itina gösteriyor, tabağını düzenliyor, suyunu dolduruyor, birasını bardağına koyuyordu. Yüzünde masum, fakat seksi bir gülümsemeyle adama bir geyşa gibi hizmet ediyordu karım… Yemeklerimizi yedik, bizim rakılar açıldı, kadehler yuvarlandı.

– “Aşkım, Hans bira getirmiş bak, sen de bize katıl, bu akşam sen de bira iç bizimle…” diyerek, ısrar kıyamet, karımı da bizimle içmeye razı ettim.

– “Peki, hatırınız için içeyim bari…” dedi karım, ona da bira açtık. Aslında içki kullanması çok nadirdir, sayılıdır.

– “Bu gecenin şerefine yalnız… Başka zaman içmem biliyorsun. Hans’ın şerefine, bana hediye düşünecek kibarlığına içiyorum.”

Ortam şenlendi, Gül bira kadehini kulbundan tutmuş, gerçek bir alman gibi bizimle tokuşturuyor, gülüşüp konuşuyordu. İkinci bira da bitti, bizim rakılar da öyle… Neşeli sohbet iyice koyulaştı. Hans karıma hayran hayran bakarak,

– “Bu akşam daha bir güzelsin Gül…” dedi. Benim yanımda ona bu sözleri söyleten içtiği rakının verdiği çakır keyifliğin cesaretiydi belki…”Harikasın bu akşam… Nefesim kesiliyor sana bakarken…”

– “Teşekkür ederim Hans…” dedi karım… Sonra bir bana baktı, bir Hans’a… Gülerek,

– “Bak Hans… Benim hakkında ne düşündüğünü biliyorum.” dedi. Cilveli cilveli kikirdiyordu karım… Yatır sik pezevengin karısını…

– “Öyle mi? Demek kocan söyledi sana… Peki iddiamızdan haberin var mı?”

– “Tabi ki var… Bizim aramızda saklı gizli yok. Ama ben kocamdan başkasına vermedim hiç… Kocamla çok mutluyum. Yani iddiayı kaybedeceksin sanırım.”

Karım da içtiği biraların etkisine girmişti. Normalde böyle bir cümleyi kessen söyleyemezdi benim hanım hanımcık Gül’üm… Hans da güldü,

– “Biz iddiaya girdik kocanla… Seni razı edersem, söz verdi, ikimiz sevişirken kızmayacak. Hatta kocanın bizi seyretmesine de izin vereceğim ki, benim aletin emekli olmadığını kendi gözleriyle görsün.”

Karım bakışlarını bana çevirdi. Yanakları kızarmıştı. Yoksa… Gül de benim gibi tahrik mi oldu ne? Hayra alamet değildi bu bakışlar…

Bir yandan karımdan emindim, böyle bir şeye izin vermezdi. Bir yandan da içime korku girmeye, için için korkmaya başlamıştım. Yabancı bir erkeğin benim yanımda karımı sikerken izleme hayali beni uçuruyordu adeta… Pantolonumun içinde sertleştiğimi hissettim.

– “Gül, kocanla iddiaya girdim. Şimdi de seninle bir iddiaya girmek istiyorum kabul edersen…” Hans gülmeyi bırakmış, biraz ciddileşmişti,

– “Neymiş o Hans?” diye sordu karım…

– “Kocamla mutluyum diyorsun ya… Kocan da bana senin alet emekli olmuştur diyor. Ben de diyorum ki… Bu gece kocanla ben, aletlerimizi yarıştıralım.”

Karımla göz göze geldik, bir an anlamsızca bakıştık. Olay nereye gidiyordu böyle, anlayamıyordum.

Benim emekli diye dalga geçtiğim ihtiyar bir hayli hızlı çıkmıştı. Genç bir Kazanova kadar atik ve cesur davranıyordu. Hiç benden korkmadan karımı etkilemeye çalışıyordu sürekli…

– “A… Aletlerimizi mi?” diye sordum salak salak…

– “Aletlerimizi, evet… Siklerimizi… Çıkaralım ortaya… İkisini yarıştıralım. Hangimizinki büyükse o kazanacak” Gül’e baktı gülerek, “Sen de kazanan kimse, hemen burada ona vereceksin. Tamam mı?”

Gül bana, ben ona bakıyordum. Şaşkın şaşkın bakıştık. Karım bana Türkçe olarak sordu,

– “Ne diyorsun aşkım?” Rahatsızca kıpırdandım yerimde, yutkundum,

– “Olabilir… Ama sen de istersen…”

– “Ya bununki büyük çıkarsa? Ben senin sikinden başkasını görmedim ki…”

– “Sanmıyorum. Bu ihtiyarda benimkinden büyük yarak olamaz.”

– “Ya büyükse diyorum ben…”

– “O zaman ona verirsin aşkım, ne diyeyim…”

Gözlerimin içine bakıyordu karım… Merakla… Yanakları kızarmış, kırmızı rujlu, köfte gibi körpe dudakları aralanmış… İçtiği biralar mı kızartıyordu yanaklarını? Yoksa masada konuşulan acayip sohbetin etkisi mi? Olacakların beklentisi mi?

– “Peki, kıskanmayacak mısın beni? Kızmayacak mısın bana kocacığım?”

– “Gül… Asıl sen kızma ama… Ben yavaş yavaş bir hoş olmaya başladım.”

– “Ya… Tuhaf ama… Ben de korkuyla karışık, bir tuhafım. Kalbim ağzımdan çıkacak şimdi… Gerçekten emin misin? Razı mısın bunu yapmamıza?”

– “Hadi aşkım… Yapalım şunu… Otuz yaşında delikanlıyım ben… Nasıl olsa benim yarak bu ihtiyardan daha büyüktür. Heyecanlandığımızla kalırız, Hans gittikten sonra darbeli matkap gibi sikerim seni… Sabaha kadar, durmadan sikerim seni bebeğim… Off… Öyle çok azdım ki şu anda…”

– “Gittikten sonra olmuyor canım… İddia böyle… Hemen, burada sikeceksin beni… Hans bizi seyrederken…”

Gözleri parlıyordu bunu söylerken… Heyecandan kuruyan dudaklarını yaladı sonra… Öyle sikilesi görünüyordu ki karım…

– “Sikerim amına koyayım… Onun önünde sikerim seni… Daha güzel olur. Seni nasıl siktiğimi yabancı biri de görsün. Otuzbir çeksin bize baka baka… Senin nasıl sikimi yediğini seyrettirelim bu Alman’a… Ohhh… Gül… Çok azdım ben yaa…”

Hans meraklı gözlerle anlayamadığı konuşmalarımızı izliyor, yüzümüzün mimiklerinden, hareketlerimizden bir anlam çıkarmaya çalışıyordu. Bizim alçak sesle konuşmalarımızdan, arada kendi isminin geçmesinden sanırım bizim kararımızı anlamış olmalıydı,

– “Eee…? Ne diyorsunuz arkadaşlar?” diye sordu heyecanlı heyecanlı…

– “Tamam Hans…” dedi karım… “Kabul ediyorum. Sen kocamla girdin iddiaya, ben de giriyorum. Kocama güveniyorum çünkü…” Hans’ın yüzü aydınlandı,

– “Ne güzel… Erkeğine güvenmek iyi bir şey… Peki, benimki büyük çıkarsa itiraz etmeden bana vereceksin değil mi? Mızıkçılık yok… Hemen, burada sikeceğim seni, tamam mı?”

– “Hayır, mızıkçılık yok. Hanginizin büyük çıkarsa… O beni alacak.” dedi kıpkırmızı olmuş yanaklarına ellerini bastırarak…

Kesinlikle gerdek gecemizde bile yaşamamıştır bu heyecanı, çünkü ben de öyle hissediyordum. Sesim çatallanarak, boğuk boğuk şaka yapmaya çalıştım,

– “Oh, ne güzel karıcığım…” dedim. “Sen her türlü kazanacaksın yani… Kim kazanırsa kazansın, bu gece yarak yiyeceksin…” Benim sikimin büyük olduğundan o kadar emindim ki, rahat rahat konuşabiliyordum.

– “Terbiyesiz…” dedi karım, kırmızı yanaklarıyla utangaç utangaç gülümsedi. “Fakat Hans… Bak, bu olay bu gece burada kalacak, bize söz vereceksin.”

– “Ne demek Gul…” diyerek atıldı Hans… Çok hevesli görünüyordu. “Sizden başka kimsem yok ki benim… Kime anlatacağım?”

Sonunda üçümüz beraber telaşla masanın üstünde ne varsa topladık, mutfağa taşıdık. Biz iki erkek karımın karşısına geçtik yan yana, soyunmaya başladık. Telaşlı hareketlerle üstümüzde ne varsa çıkarıp attık. Salonun ortasında külotlarımızla kaldık kısa sürede…

Ben yabancı bir erkeğin yanında soyunmaktan çekiniyordum biraz… Hans ise adetleri olduğundan çıplaklığa alışıktı. Hiç duraklamadan külodunu sıyırınca, bana da donumu çıkarmaktan başka çare bırakmadı.

Hans tipik Alman vücuduyla çırılçıplak dikildi ortada… Kılsız fakat kaslı bedeninde sadece kasıklarında ve koltuk altlarında bir hayli uzamış sarılı kızıllı kıllar vardı.

Bacaklarının arasındaki siki, sanki kına yakmış gibi görünen uzun kılların arasında aşağıya doğru uzanıyor, biraz kalınca gövdesi ve sünnetsiz başındaki kabuğuyla ilginç ve doğal bir görüntü sunuyordu.

Dediğim gibi, atletik yapısı, üçgen vücudu, zamanında çok spor yapmaktan gelişmiş kaslarıyla benim bira göbeğimi ve orta Asyalı tıknazlığımı sollayıp geçiyordu ihtiyar…

Benim sikim olayın heyecanıyla anında kalkmıştı. Standart boy aletim bir ibre gibi yukarıyı gösteriyordu. Siyah kıllarla kaplı tıknaz bedenimde, her banyoda taşaklarıma, götümün deliğine kadar traş edip temizlemeye çalıştığım kasık bölgem, sanki saçkıran olmuş da dökülmüş gibi iğrenç görünüyordu onun doğallığının yanında…

Hans yarı inik sikiyle biraz oynadı, karıma bakarak okşadı, ucundan tutup çekiştirdi, boydan boya sıvazladı. Sonunda onun siki de taş gibi oldu. Ucundaki kabuk sıyrılmış, sikinin mor başı yumruk gibi ortaya çıkmıştı.

O ana kadar merakla, gülümseyerek biz erkekleri izleyen karım, içeriden benim metreyi bulup gelmişti.

– “Eyvahlar olsun…” diyerek elindeki metreyle yanımıza yaklaştı. Gözünü Hans’ın kıvırcık kasık kıllarının arasında yükselen yarağına, kıllı taşaklarına dikmişti. Benimkini ezbere biliyordu zaten…

– “Aşkım… Sanırım kaybetmek üzeresin… Ne olacak şimdi?”

– “Hassiktiirr…” dedim dişlerimin arasından, üzülmüş gibi yaparak… “Yine de bir ölç bakayım sen… Net sonuç alalım.”

Üzülmüş gibi yapıyordum, aslında içten içe seviniyordum. Olayın nerelere varacağının dehşetli merakı ve heyecanından içim içime sığmıyordu. Karımın önünde iki çırılçıplak soyunmuş erkek, yarakları kaldırmış, sikimizi ölçmesini bekliyorduk. Netice şimdiden belliydi aslında…

Karım heyecandan titreyen elleriyle metreyi önce benim sikime tuttu. Metrenin sıfır yazan noktasını kasıklarıma dayayıp eliyle alttan tuttu, metrenin hizasına yerleştirdi sikimi… Sıcacıktı sikimi kavrayan parmakları… İçim ürperdi, zevkle inledim. Ohhh…

– “Onyedi santim…” dedi karım heyecanlı bir sesle… Yana döndü. Hans’ın yüzüne baktı kızararak… Piç herif… Suratında kocaman bir sırıtışla, kasıklarındaki kalkmış yarağıyla bekliyordu karımı… Kollarını iki yana açtı,

– “Buyur Gül…” dedi. “Hazırım…”

– “Tamam…” dedi karım… Hans’ın önüne yaklaştı. Bana yaptığı işlemi aynen Alman’a da uyguladı. Sünnetsiz, fakat sertleşince kabuğu sıyrılmış sikini eliyle tutup metrenin üstüne yerleştirdi. Ardından titreyen sesiyle rakamı söyledi,

– “Yirmidört santim…”

– “Ohhaa…” dedim elimde olmayarak… Gerçi, ölçmeye de gerek yoktu ya… Bakınca belli oluyordu zaten büyüklüğü… Hem uzundu benimkinden, hem de biraz kalıncaydı. Benimki daha inceydi ondan…

– “Gul… İddiayı ben kazandım. Şimdi bana vermek zorundasın. Ama yine de zorlamak istemiyorum seni… Bu işler gönül rızasıyla olur, karşılıklı olur. Eğer sen de istiyorsan olur… Ne diyorsun, gönlünce karar ver… Senin kararın ne?”

Karım yüzüme baktı. Bakışlarımı kaçırdım. Heyecandan ölecek gibiydim. Ne diyecekti, ne karar verecekti acaba? Bir yandan bu saçma olay burada kalsın istiyordum, daha ileriye gitmesin, işler büyümesin diyordum.

Ama diğer yandan, biraz daha ağır basıyordu bu, karımın Hans ile sevişmesini deli gibi istiyordum. Hem de benim yanımda… Ben onları izlerken…

– “Ne diyorsun aşkım?” dedi karım titreyen sesiyle… “Son bir şey söyle bana… Heyecandan başım dönüyor. Düşmek üzereyim. Sarhoş gibiyim.”

Yutkundum, gözlerimi karımın soran gözlerinden kaçırdım. Bu defa Hans’ın kıllı yarağı takıldı gözüme… Biraz sonra karımın amcığına girecekti bu kocaman sikiş makinası… Narin amını hoyratça sikecekti karımın…

– “Sana bıraktım canım…” dedim zor duyulur bir sesle… “Karar senin… Ne istersen yapabilirsin. Ben hiç bir şekilde karışmıyorum.”

– “Düşündüm Hans…” dedi karım ona dönerek… “Sanırım kocam da karşı çıkmıyor buna… Zaten, o istemese olaylar kesinlikle buraya kadar gelmezdi.”

– “Ee? Ne diyorsun peki?”

– ”Madem iddiayı kaybettim… Peki… Yapalım o zaman… Hem… Ben de istiyorum.”

Gözlerim parlayarak baktım ikisine… İşler yoluna girmişti sonunda… Hans zaten çırılçıplak ortada duruyordu. Taş gibi olmuş, kabuklu yarağıyla karımı sikmeye hazırdı. Karıma yaklaşarak titreyen elini tuttu,

– “Hadi, başlayalım…” dedi.

Karımdan neredeyse elli santim uzun olan iri yarı Hans eğilerek karımı öptü önce… Öpüştüler. Sonra belinden tuttu, oyuncak bebek gibi kaldırarak masanın üzerine oturttu.

Eğilerek yerdeki pantolonun cebinden bir inci kolye çıkarttı ve karımın boynuna taktı. Hazırlıklı gelmişti pezevenk… Karımı tavlamak için planlar yapmıştı demek ki…

Karımı öpmeye başladı. Gül de ona karşılık veriyordu. Adamın boynuna sarılıp kendine çekti öpüşürken, sırt üstü masaya bıraktı kendini… Uzun boylu Hans üzerine eğilip öpmeye devam ediyordu.

Öpmeyi bırakıp masanın kenarından sarkan ince siyah çoraplı bacaklarını okşadı karımın… Diz hizasındaki etek biraz yukarıya, kalçalarına doğru sıyrılmıştı. Kaygan çorapları okşaya okşaya eteğin altına girdi elleri…

Offf… Gül’ün uzun ince bacaklarını saran külotlu çorabı değildi. Karım özel günlerde giydiği dantelli silikonlu jartiyer çoraplarını giymişti bu gece… Benim en sevdiğim, beni en çok delirten jartiyer çorabı…

– “Oh, Gul… Gul…” diye inledi Hans… “Harikasın bebeğim… Nefissin… Çıtır çıtır görünüyorsun. Seni yemek istiyorum ben…”

O ihtiraslı Almanca konuşmasının arasında karımın ismini noktasız olarak “Gul” diye telaffuz etmesi ayrı bir tahrik konusuydu. Bunu duymak bile sikimi kaldırmaya yeterdi aslında…

Etek sıyrılınca çorabın dantelleri göründü, sonra da çıplak eti… Güneş görmeyen bembeyaz bacaklarıyla jartiyer çorabın dantelleri nefis bir tezat yaratıyor, kışkırtıcı bir görünüm sunuyordu.

Hans yukarıya doğru iyice sıyırdığı eteğin altından bacaklarının çıplaklığını, çorabın ince dokusunu dudaklarıyla okşamaya başlamıştı şimdi… Yukarılara çıktıkça karımın ateşi de çıkıyordu.

– “Ohhh… Hans…” diyerek adamın o yaşta hiç dökülmemiş, gür beyaz saçlarını parmaklarıyla okşuyor, çekiştiriyordu.

Zevk alıyordu karım… Kocasının yanında yabancı bir erkek tarafından en gizli yerlerinin okşanmasından, öpülüp koklanmasından zevk alıyordu. Jartiyer çoraplarının bitim yerindeki beyaz teni, kasıklarını örten siyah transparan tanga ile son buluyordu.

O tanga külodunun siyah şeffaflığının altındaki bembeyaz hazinesi öyle iştah açıcı görünüyordu ki… Ve salgılamaya başladığı zevk sularıyla amının dudakları hizasının ıslanmış olması da büsbütün sik kaldırıcıydı.

Hans’ın dudakları şimdi o ıslaklığın üzerinde geziniyordu. Elleri bacaklarını, çoraplarını okşarken dudakları da karımın amcığında keşif gezisine çıkmıştı. Tangayı kenara çekip dudaklarını çıplak tene yapıştırdı Hans… Sonra da dilini çıkarıp çalışmaya başladı. İşte karım o anda delirdi,

– “Ohhh… Hans… Harika…” diyerek inliyor, başını sağa sola çevirip dudaklarını ısırıyordu.

Bir ara göz göze geldik. Şehvet dolu, göz kapakları yarıya inmiş buğulu gözleriyle baktı bana…

– “Aşkım…” diye inledi. Elim sikimdeydi. Taş kesilen sikimde… Zonklamaya başlamıştı, kan dolmuştu sikim…

– “Canım…” dedim kuruyan dudaklarımın arasından zorlukla… “Sen de harikasın… Çok seksisin…”

– “Öyle mi?” dedi çarpılmış bir yüz ifadesiyle gülümsemeye çalışırken…

– “Evet bir tanem… Çok seksi, harika, nefis bir varlıksın sen… Çok güzel görünüyorsun şu anda…”

Hemen yanlarındaydım. Elimi uzatıp elini tuttum. Parmaklarıyla parmaklarımı sıktı. Ateş gibi yanıyordu eli, tutup dudaklarına götürdü, öptü tek tek… Orta parmağımı alıp dudaklarının arasına soktu, emzik gibi emdi parmağımı…

– “Ohhh… Karıcığım…” diye zevkle inledim. Diğer elimle gömleğinin üstünden memelerini okşadım, sıktım.

– “Ahhh… Harikaa… Hans… Bırak artık öpmeyi… Seni istiyorum…” diye inledi.

Hans emri yerine getirdi hemen…Kalçasından tutup masanın kenarına, sikinin hizasına getirdi karımın vücudunu… Tanga külodun incecik ağını kenara sıyırmış, hedefe kilitlenmişti. Sertleşince kabuğu sıyrılıp mor başı ortaya çıkmış sünnetsiz sikini tutup karımın amına ortaladı, başını aşağı yukarı sürttürdü.

– “Ohhhhh…” dedi karım parmağımı emerken… “Hadi… Sok şunu…”

Hans iyice ıslanan amında sikinin başını gezdirip ıslattıktan sonra başını soktu yavaşça… Sonra da karımı delirten aynı yavaşlıkla, milim milim mızrağını dibine kadar soktu. Artık o koca şey köküne kadar karımın amındaydı.

Hans, erkekliği karımın amındayken, ellerini uzattı, karımın üzerindeki gömleğin iki yakasından tuttu. Ben Gül’ün iri memelerini okşayan elimi çekmek zorunda kaldım. Hışımla iki yana ayırdı, ince gömleği cart diye yırtıverdi. Sütyenin üstünden memelerini okşuyordu.

– “Ohhh…” diye inledi karım… “Çıkar onu da Hans… Sütyenimi de çıkar… Ellerini hissedeyim…”

Gözleri zevkten kapanmış, şehvetle inliyordu karım… Hans sütyeni de koparıp çıkardı. Karımın iri memelerini koca elleriyle avuçlayıp yoğurmaya başladı. Bir yandan bacaklarının arasında gidip geliyordu bunu yaparken… Biraz ileri geri, biraz sola sağa sallıyordu kalçalarını… Sanırım böyle yaparak karımın vajinasının her milimetresini okşayabiliyordu.

Yirmidört santimlik, karımın kendi elleriyle ölçüsünü aldığı kalın yarak bir görünüyor, bir kayboluyordu karımın am dudakları arasında… Her gömülüp çıkışında da karımın amından salgılanan zevk sularını beyaz krem gibi gövdesine bulayarak, artan renksiz sıvıları göt deliğine süzülerek karımın yanı sıra, beni de delirtiyordu ihtiyar aygırın koca yarağı…

Hans gerçekten bu işi biliyordu. Seks konusunda, kadını mutlu etme konusunda çok şey bildiği öylesine belli oluyordu ki… Karımı da mutlu ediyor, altında kıvrım kıvrım kıvrandırıyor, inim inim inletiyordu.

Sürekli kasılıyordu karım… Çoraplı bacaklarını adamın beline sarmış, kendine çekiyor, sanki daha da olsa hepsini amına alacakmış gibi görünüyordu. Dakikalarca sürdü bu… Transa girmiş gibi gözlerimi onlardan ayıramıyor, zevkle izliyordum ikisini…

– “Geliyorum Gul…” dedi sonunda Hans… “Boşalmak üzereyim. Çıkayım mı içinden?”

– “Hayır… Sakın… Ben de geliyorum. Erkeğim… Ohh… Beni de boşalt son defa… Aaahhh… İçime boşal… Bırakma… Lütfen… Ne olur…”

Karımın jartiyer çoraplı bacaklarını omuzlarına alan Hans son bir kez kökledi yarağını… Dibine kadar… Kökledi… Karımın gözleri kaydı bir anda…

– “Aaahhhh…” diye bir feryat kopardı… Dişleri birbirine kenetlenmiş, dudakları bir çizgi halini almış, inme inmiş gibi kaldı Gül… Sadece bacaklarının içleri seyiriyordu. Kasıklarının titrediğini, bütün kaslarının kasıldığını görebiliyordum.

Hans kıllı taşaklarında ne kadar sperm varsa karıcığımın kaymak gibi tertemiz traşlı amının diplerine boşalttı yükünü… Ikınarak, kaktırarak, rahmini delip geçmek istercesine bastırarak boşaldı. İkisi de maraton koşmuş gibi nefes nefese kalmış, ter içindeki bedenleri parlıyordu.

Sonunda sikini karımın amından çıkardı Hans… Sadece biraz inmişti sertliği, hala benimkinden büyük görünüyordu boşalmış haliyle… Ucunda karımın amına boşalttığı döllerden bir kaç damla sızıyordu hala…

– “Hayatımda ilk defa bu kadar güzel bir am siktim.” dedi gülümseyerek… ”Harikaydı. Teşekkür ederim ikinize de… Bana bu amcığı sikmem için izin vererek dünyaları verdiniz.”

Karımsa hala bitkin bir şekilde yemek masasının üzerinde yatıyordu. Hans’ın serbest bıraktığı çoraplı bacakları masanın kenarından aşağıya sarkmıştı… Dirseğinin üstünde doğrularak,

– “Ben de sana teşekkür ederim Hans…” dedi. Bana baktı o sikilmiş, hırpalanmış yüz ifadesiyle, darmadağın olmuş eşarbından sarkan saçlarıyla…

– “Ben de sana minnettarım. Beni mest ettin. Kocam bu kadar uzun dayanamıyordu hiç… Erken boşalıyor, her zaman beni tatmin edemiyordu. Senin sayende iliklerime kadar doydum.”

– “Nasıl yani?” dedim hayretler içinde kalarak… “Seni her siktiğimde boşaldın sen Gül… Hiçbir zaman seni boşaltmadan bırakmadım.” Güldü,

– “Ah, aptal kocam benim…” dedi. “Siz erkekler gerçek orgazmla sahtesini ayıramıyorsunuz. Ne yapayım, evliliğimizin devamı için, mutluluğumuz için bazen orgazm numarası yapıyordum. Sen sırtını dönüp uyurken, ben de kendimi parmaklıyordum boşalmak için…”

– “Vay amına koduğumun orospusu vay…” dedim başımı iki yana sallayarak…

– “O kadar büyütme canım… Her evlilikte oluyormuş böyle şeyler… Hans’ın sayesinde ilk defa sikilmenin tadına vardım. Kalın ve uzun yarak nasıl zevk veriyormuş, yaşayarak öğrendim.”

İnleyerek doğruldu masanın üzerinden, yere kaydı, ayaklarının üzerine bastı. Hans’a sarıldı sımsıkı, dudaklarına yapıştı. Hans da karımın dudaklarına yumulmuş, vantuz gibi emiyordu.

Az önce boşalan yarağının tekrar sertleşmeye başladığını iki çıplak bedenin arasından görebiliyordum. Hemen önümde karımın yaşlı bir Alman ayısıyla, bir aygırla öpüşmesini izlerken, söyledikleriyle geçirdiğim şoku atlatmaya çalışıyordum bir yandan da…

Öpüşüp birbirlerini okşarlarken Hans’ın sertleşmeye başlayan siki bedenine dayandıkça, karımın da meme uçları tekrar kabarmaya başlamıştı. Hans da kaçırmadı bunu, o sertleşen meme uçlarına dayandı, bebek gibi emmeye başladı.

Herif o küçümsediğim yaşından umulmayan bir performansla sevişiyor, karımı amansızca sikiyordu. Karım da ona karşılık veriyor, derin Fransız öpücükleriyle adamı iyice delirtiyordu. Alman dilini karımın ağzına sokarak emmesini sağlıyor, sanki oral seks yapar gibi, bir emzik gibi emdiriyordu. Sonunda bana döndü Hans,

– “Dostum… Bir türlü doyamıyorum. Bak nasıl sikimi kaldırdı karın, taş gibi oldum… İzin verirsen karını bir kez daha sikmek istiyorum.” Başımı iki yana salladım,

– “Ne istersen yapabilirsin” dedim kırgın bir sesle… “Sen benden daha iyi sikiyormuşsun zaten… İstediğin gibi geçir… İster amını sik, ister götüne koy.”

– “Gel erkeğim…” dedi karım, adamın elinden tutup yatak odasına doğru götürdü. Ben de arkalarından takip ettim. Sikim çatlayacak gibi şişmiş durumdaydı. Bir yolunu bulup boşaltmam lazımdı.

Hans bizim ikiz yatağa uzandı hiç çekinmeden… Mekanın sahibi gibi davranıyordu orospu çocuğu… Yarağını havaya dikmişti. Karımsa üzerindeki jartiyer çoraplarından sonra tek giysi olan eteğini beline toplayıp yatağa çıktı. Almanın yarağının üzerine yavaşça hizalayıp oturmaya başladı.

– “Ohhh… İçimi yardı aşkım… Çok güzel…”

Kalçalarını döndürerek, kımıldanarak alçaldı, alçaldı. Dudaklarını ısırıyordu koca alet amına gömülürken…

Köküne kadar aldı sonunda… Karımın tertemiz kaymak amcığı, Hans’ın uzun kıllar sarmış kasıklarıyla birleşti. Ellerini göğsüne dayadı, oturup kalkmaya başladı sonra…

– “Ahhh… Harika… Kocacığımm… Sikinin kılları gıdıklıyor. Amımı gıdıklıyor kılları… Klitorisimi okşuyor. Çok güzelll… Ohhhh… Çok güzel sikiyor beni… İyi ki iddiaya girmişsin bu aygırla…”

Yavaş yavaş başladığı işine hızlanarak devam etti. Kasıkları birbirine vuruyor, şaklama sesleri kırbaç gibi yankılanıyordu odada..

Bu kez geç geldi Hans… Belki yarım saat boyunca yatakta feryat figan sikiştiler. Ben yanlarında uzanıp otuzbir çektim. Her pozisyonu denediler, yoruldukça değiştirdiler. Sonunda olay bittiğinde yanıma serilip kaldılar nefes nefese… Karım hayatından memnundu.

Ben de onların sikişme sürecinde iki kere boşalmıştım. Karım yanımda feryat figan sikilirken, ben de onların çığlıkları, zevk inlemeleriyle kendimden geçmiş, mastürbasyonun en zevklisini, en kralını yapmıştım.

Hans bir süre dinlendikten sonra kalktı, giysilerini salondan alıp giyinmiş olarak yanımıza geldi. Biz hala yatakta uzanıyorduk.

– “Çok teşekkür ederim arkadaşlar…” diyerek vedalaştı bizimle, çıkıp evine gitti. Misafirimizi kapıya kadar geçirecek halimiz kalmamıştı bizim… Adam karıma fena geçirmişti. Ben de iki kere döllerimi attırmaktan bitmiştim.

– “Bana bak Gül… Bu ilk ve sondu. Bundan sonra sadece bana siktireceksin, tamam mı?” diye ültimatom çektim.

– “Olur olur… Tamam…” diyerek pek de umursamayan bir tavırla kalktı, başındaki eşarbı çıkardı yorgun argın, çırılçıplak, banyonun yolunu tuttu.

Ben de yatakta uzanmış, yaşadıklarımı içime sindirmeye çalışıyordum.

Aradan birkaç gün geçti. Bir akşam işten geldiğimde karım kapıyı açtı,

– “Misafirimiz var kocacığım…” dedi şeytanca gülümseyerek…

Hans içeride koltuğa yayılmış, gülümseyerek bana bakıyordu. Karım masanın üstünde duran şık hediye paketini gösterdi bana,

– “Bak aşkım… Hans hediye getirmiş bana…” dedi.

Paketi açtı, seksi iç çamaşırları vardı paketin içinde… Tek tek tutup o string külotları, köpük gibi dantel tangaları havaya kaldırdı, bana da gösterdi.

– “Ama sadece hediye… Bu mesele o gün kapandı. Tamam mı Hans?” dedi adama… O da gülümseyerek onayladı. Karımın saçları ıslaktı, yeni banyo yapmış gibi duruyordu. İçime kurt düştü ama yüzüne vurmadım.

Ertesi hafta işten erken çıktım, eve geldim. Karım görünmüyordu ortalıklarda… Tam telefon açıp nerede olduğunu soracaktım ki, inlemeleri duydum. Hassiktir… Yatak odasından geliyordu inlemeler… Eyvah…

Sessizce, ayak uçlarıma basarak yaklaştım. Karım duvara yaslanmış, eteğini yukarıya kaldırmıştı. Bacaklarını ikiye ayırmış, önünde diz çökmüş vaziyetteki Hans’a amcığını yalatıyordu. Yine zevkten gözleri kapanmış, şehvetle inleyip duruyordu. Bir elini memesine götürmüş, avuçlayıp ucunu okşarken, diğer eliyle adamın beyaz saçlarını karıştırıyordu.

Başındaki krem başörtüsü, iri memelerini saran siyah sütyeni, baldırlarına kadar uzanan ince siyah çoraplarıyla çok seksi görünüyordu karım… Kapının yanında gizlice durup içeriye baktım. Dakikalarca karımın am yalattırmasını izledim sikimi okşayarak…

Hans sonunda kalktı, karımın belinden tutup havaya kaldırdı. Siyah çoraplı uzun bacaklarını beline doladı. Pantolonun fermuarını açıp koca sikini karımın amcığına geçirdi bir hamlede… Esnete esnete, kalçalarını duvara vurdura vurdura, ayakta sikmeye başladı Gül’ü…

– “Ahhh… Yavaş Hans… Yavaş erkeğim… Yardın gene beni…” dedi karım…

Kollarını erkeğin boynuna dolayan karım, sırtı duvara dayanmış vaziyette minik çığlıklar atarak sikişiyordu adamla…

Yapacak bir şeyim yoktu. Yabancı bir erkekle sevişmesine izin vererek en başta ben hata yapmıştım. Karım artık yabancı bir sikin tadını almıştı. Artık ne kadar kızsam, köpürsem, ona bu lezzeti bıraktıramazdım. Zaten bunu denemem bile karıma karşı büyük haksızlık olurdu.

Ben de bir şey demedim, karşı çıkmadım zaten… Onları izleyerek otuzbir çekmeye devam ettim. Bu da ayrı bir zevkti doğrusu… Karımı başka bir erkek sikerken izlemek de fena bir olay değildi. Canlı porno izler gibiydim karımın Alman yarağıyla sikişmesini izlerken…

– “Götünü de sikmek istiyorum Gul…” diye inledi Hans… “Götünü de sikicem senin… Sikimi de yalattırıcam… İzin ver bana…”

– “Bir kere boşalt beni böyle… Sonra bakarız Hans… Hadi, sik beni… Kocam neredeyse gelir… Sik… Bir an önce boşalt beni… Uçur…”

Karımın inlemelerine daha fazla dayanamadım. Oracıkta boşalmaya başladım. Dudaklarımı ısırıyor, inlemelerimi duymasınlar diye çabalıyordum. Hoş, onların da pek duyacak hali yoktu ya… Zaten görseler de umursamayacaktı ikisi de… Pezevengin tekiydim onlar için… Karısının sikilmesinden zevk alan bir pezevenk…

Sikimi külodun içine sokup ayrıldım evden… Aşıkları bir süre daha rahat rahat sikişip zevk almaları için evde yalnız bıraktım. Avare avare caddelerde dolaştım.

Bir boşboğazlık yapmam, bir boş iddiaya girmem nelere yol açmıştı…

Yapılacak bir şey yok. Bu yola girdik, böyle devam edecek anlaşılan…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32